Bir gün önce, efsanevi Başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın 12.Ölüm yılıydı. “ERBAKAN HOCAMIZI RAHMETLE ANARKEN” Başlıklı bir yazı yayımladım ve SN. ERBAKAN’I, genç kuşaklara tanıtmaya çalıştım.
Bu yazımda ise, Sn. Erbakan’ın emrinde ve yakınında çalışmış, ayrıca o günleri kayda almış ve mağduriyetler yaşamış biri olarak, “28 ŞUBAT DARBESİ” kitabımı 2002 yılında kaleme almış ve yayımlamıştım. Özellikle bu durumumu bilmenizi istedim.
Kendimden bahsetmem gerekirse, bendeniz Milli görüş geleneğinden gelen ve malın mülkün, olduğu gibi makamın da Allahtan olduğuna inanan biriyim.
Yazımda önceliğim “tarihe doğru ve tarafsız not düşmek,”ayrıca, kötü günlerin yeniden tecelli etmemesi için katkıda bulunmaktır.
Durum bu olunca, bazıları, yazıma alakasız yorumlar yaparak işi kişiselleştirme ve nahoş yorumlarla şahsımı üzme peşinde olabiliyor, bu ayrı bir konu ve gündemimiz dışında.
Kendim kaderci bir yapıya sahibimdir. Olaylara “Olanda Hayır vardır” prensibinden bakarım. Ama bu darbenin ülkemize zararlarının, bilinmeyen yönleriyle gelecek kuşaklara, aktarılması gerektiğine inanıyorum.
Bu nedenle26.yılında 28 Şubat Darbesine şöyle bir bakmak ve her yıl bu husussa dikkat çekmek istiyorum.
Bu yıl 28 Şubat Darbe süreciyle ilgili yazı yazmamayı düşünmüştüm. Ama basını takip ettiğimde o günlerin bilinmesine daha çok ihtiyaç duyulduğunu hissettim ve bu yazımı kaleme aldım.
Müşteki (zarar gören taraf) olduğum, davada "dönemin dirayetli despotları (dayatmacılar) savundukları tezlerle dünyanın en demokrat insanları gibi görünüyor ve bizleri şaşırtıyor.
Eğer ki 28 Şubatın şahsım üzerinde etkisi, hala devam etmeseydi, inanın o insanların konuşmaları karşısında kendimi darbe yapanlardan sanacağım.
Düdük sesine cüppelerini giyip koşan yargıçlar, haber başlığı için nasıl emredersiniz paşam diyen gazeteciler hepsi de 28 Şubatı darbe kabul ediyor ve Refah yol hükümetinin yıkılışının hata olduğunda birleşiyor.
Dönemin Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş bile yazdığı kitabında Askeri Müdahalenin önlenmesinde en az %50 katkım var diyerek Demirel’in kendilerine Teşekkür ettiğini yazıyor.
Ayrıca 28 Şubatı darbe olarak görmediğini beyan ederek "Erbakan Milli idi" diyor. Bir siyasi de Refah Yol döneminde işe alınanlardan bir kalemde 315 kişiyi işten atıyor ve yargıdan da takip etmek suretiyle birçok yöneticinin ceza almasına ön ayak oluyordu.
Bu siyasi kişi de Sn. ERBAKAN’IN anma programında arzu endam ediyor. Bu olaylara bakınca İnsanın Günaydın diyesi geliyor.
Diğer taraftan, Halkın Parasıyla alınan Tanklar halka karşı yürütülürken alkış tutanlar bu gün demokrasi şakşakçılığı yapıyor.
Günün tekelci basını,28 Şubatın güçlü Paşalarına Emredersiniz Paşam diyerek Gazete Manşetlerinden Müslim Gündüz, Fadime Şahin ve Ali Kalkancıları hiç indirmiyor ve her türlü ahlaksızlığı ahlak görenler o günleri unutmuş görünüyor.
Türkçemizde “Samur Kürk Suç Olmuş Kimse Üstüne Almamış” diye, bir özdeyiş vardır ya. Aynen öyle “28 Şubat Müdahalesindeki Aktörler” hepsi “Demokrat Görünüyorlar” ve hepsi de Darbelere karşı olduklarını beyan ediyor.Darbe yapanlarda zaten ortada yok. Oh ne al’a memleket..!
Bu duruma bakılırsa, bundan sonra Türkiye’de ne 28 Şubatlar nede 15 Temmuz kalkışması gibi olaylar (bir daha) olmayacak.
İnsanımız, rehabilite edilmeyecek ve 28 Şubat döneminde kaybedilen yaklaşık 400 milyar dolar gibi zararlara uğramayacak ülkemiz. Ve demokrasi şöleni içinde kalkınma sağlanacak.
Eh bizim istediğimizde zaten bu..! Bir daha, teşebbüs değil darbe lafının bile olmaması dileğimle!
Hoşça kalınız..