Bol Ayva ve Kış Mevsimi
Yüzyıllardır halk arasında pek çok meyve ve bitki, hava koşullarıyla ilişkilendirilerek bir nevi doğanın takvimine dair ipuçları sunar.
Bu geleneklerden biri de ayva ile bağlantılıdır. Yaz mevsiminde ayvanın fazla olmasının, kışın sert geçeceğinin habercisi olduğuna inanılır.
Bu halk bilgisi, atalarımızdan günümüze uzanan bir halk inanışı olarak nesilden nesile aktarılmıştır.
Bu inanış, aynı zamanda bir tür doğa gözlemi ve halk biliminin de örneğidir.
Bir zamanlar köylerde, kasabalarda ve hatta şehirlerde, insanlar ayva mevsimi geldiğinde, meyvenin bol olduğu yıllarda kışın daha soğuk, daha uzun geçeceğine dair beklentiler oluştururlardı.
Bu inanış, yalnızca bir tahmin değil, aynı zamanda halkın doğayla olan güçlü bağlarının bir yansımasıydı.
Ayva meyvesi, tâze ve olgun hâliyle yaz aylarında bolca bulunur, bu da kışın yaklaştığının ve bu yılın soğuk olacağının habercisi olarak kabul edilirdi.
Bugün de bu geleneksel inanç, ayva sezonunda yaşayanların arasında hâlâ hatırlanmakta ve sohbetlerde yer almaktadır.
Ayva, yazın sonlarından itibaren pazarlarda yerini alır ve ağırlıkta kış aylarına bolca tüketilir.
O yıllarda, aileler ayvayı yalnızca tâze olarak değil, aynı zamanda reçel, marmelat ve komposto gibi kış için hazırlıklarla da değerlendirirlerdi.
Bilhassa uzun ve soğuk kış gecelerinde, ayva kompostosunun sıcaklığı ve tatlılığı, ev halkının moral kaynağı olurdu.
Zîrâ, ayva, kışın sertliğine karşı bir sembol değil, aynı zamanda soğuk günlerin ısınan sofralarının vazgeçilmez bir parçasıydı.
Çocuklar, ayva tatlısının ve kompostosunun keyfini çıkarırken, anneler ve babalar ayvayı koruyarak kışa hazırlık yapmanın bilincindeydiler.
Fiyatların 30-40 TL'lere ulaşmadığı o eski yıllarda, her şeyin daha doğal ve bol olduğu zamanlarda, ayva almak bir lüks değil, kışa hazırlığın bir parçasıydı.
İnsanlar bu dönemde, meyve ve sebzelerin mevsiminde tüketilmesinin önemine dâir farkındalığa sâhipti.
Yani, ayva almak kışa sâdece bir hazırlık değil, aynı zamanda doğanın döngüsüne saygı duyma anlamına geliyordu.
Birçok kuşak, atalarından öğrendikleri bu inanışı günlük yaşamlarında sıkça dile getirir.
Ayva mevsimi geldiğinde, "Eğer ayva çok olursa, kış sert ve uzun olur" diyen büyükler, aslında doğanın ritmini ve iklim değişimlerini gözlemleyerek bu tür halk bilgilerini oluşturmuşlardı.
Bu bilgi, aslında bir anlamda yıllar içinde gelişen gözlemlerle şekillenen, halkın doğaya dâir duyduğu derin saygının ve doğayı okuma yeteneğinin bir sonucu olarak da değerlendirilebilir.
Bugün, insanlar metropollere taşınmış, tarım ve doğa ile olan bağları biraz daha zayıflamış olsa da, bu geleneksel bilgileri hâlâ unutmayanlar vardır.
Kış aylarına dâir sabırsız bir beklenti içinde olanlar için ayva, sâdece bir meyve değil, aynı zamanda doğanın kışa dair müjdecisi, bir tür iklim takvimidir.
Bugünlerde de ayvanın bol olduğu bir dönemin ardından, kışın soğuk ve uzun geçeceğine dair düşünceler hâlâ geçerliliğini koruyor.
Sinop'un kışa merhaba dediği bu günlerde, kar yağışının davul ve zurna eşliğinde coşkulu bir şekilde karşılanması, âdeta eski geleneklerin canlandığını gösteriyor.
Sinop halkı, sert geçen kış günlerini özlemiş anlaşılan. Mevsimin ilk kar yağışının kutlamayla karşılanması sanırım bu yüzden.
"Kar yağarsa, kış sert geçer" inancı ile birlikte, ayva ve kar arasındaki ilişki de yeniden hatırlanıyor.
Kar yağışının, kışın soğuk geçeceğinin göstergesi olduğu bir dönemde, ayvanın bol olmasının bu dönemi tamamlayan bir başka işâret olarak algılanması, halk kültürümüzün ve doğaya bakış açımızın bir yansımasıdır.
Sinop'un karla kaplanması, kışın ne kadar sert geçeceğini bekleyenlerin, atalarından mîrâs kalan bir bilgiyi bir kez daha hatırlatıyor.
Sinoplular tarafından davul zurna eşliğinde kutlanan kar yağışı, hem doğanın hem de insanın bu doğal döngüyle barış içindeki uyumunu sembolize ediyor.
Ayvanın bolluğu ve karın gelişi, bu yılın kışının uzun ve soğuk olacağına dair atalarımızın bizlere bıraktığı bilgelikle örtüşüyor.
Sonuç olarak, ayva, kışın sertliğini haber veren bir işâret olarak halk kültürümüzde önemli bir yer tutar.
Hem besleyici özelliğiyle kış sofralarının vazgeçilmezi hem de doğanın kışa hazırlığının bir sembolüdür.
Bu geleneksel bilgi, günümüzde bile kışa dâir beklentilerimizi şekillendiriyor ve kar yağışının kutlanması gibi ritüellerle tekrar hayât buluyor. .
Ayvanın bol olduğu yıllarda, kışın uzun ve sert geçeceği inancı, doğayla kurduğumuz ilişkinin bir yansıması olarak hep hatırlanacak ve yaşamımıza rehberlik edecektir.