Boyabatlı Doç Dr. Ufuk Sözcü ; Depremle yaşamayı nasıl öğreniriz ?
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öğretim üyesi Boyabatlı Doç.Dr. Ufuk Sözcü Türkiye Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulundu. Depremle yaşamayı öğrenmenin öneminden bahseden Sözcü ; açıklamasında şu ifadelere yer verdi.
‘’ Türkiye, 6 Şubat sabahına tarihinin en büyük afeti ile uyandı. İlki saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde, ikincisi ise saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde Elbistan’da yaşanan bu ikiz deprem, jeolojik açıdan çok nadir görülen bir olaydı. Dünyada 7 ila 8 büyüklüğündeki depremler yılda ortalama 17-18 defa gerçekleşmektedir. Aynı gün içerisinde gerçekleşmesi ve yaklaşık 2 dakika sürmesi bu depremlerin boyutunu tahmin etmek için yeterli verilerdir. Maalesef bu depremler sonucunda şu ana kadar 45 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiştir.
Türkiye, jeolojik yapısı gereği deprem üretebilecek pek çok diri faya sahiptir ve ülkemizde her zaman depremlerin yaşanması mümkündür. AFAD verilerine göre Türkiye’de yıllık ortalama 20-25 bin deprem yaşanmaktadır. Bu veriler bize depremlerle yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini göstermektedir.
DEPREM OKURYAZARLIĞI NEDİR?
Bu kontekste “deprem okuryazarlığı” teriminin literatürdeki yerinin güçlenmesi gerektiğini ifade etmeliyiz. Peki, deprem okuryazarlığı nedir? Öncelikle okuryazarlığı tanımlamakta fayda var. Okuması, yazması olan kimseye okuryazar denilmektedir. Günümüz bilgi ve teknoloji çağında bu klasik tanımın çok daha ötesine geçilmiştir. Okuduğunu anlamanın yanında bilgiyi özümseyen, analiz eden, eleştiren ve değerlendiren kişiler, modern okuryazarlık tabirini karşılamaktadır.
Deprem okuryazarlığı; kişinin depremin önlenmesi, depreme hazırlık ve müdahale ile deprem sonrası iyileştirme faaliyetleri bağlamında doğru kararlar vermesini ve kurallara uymasını sağlayacak bilgi, tutum ve davranışlara sahip olmasıdır.
Özellikle modern afet yönetimi süreçleri açısından risk yönetimine ağırlık verecek bilgi, tutum ve davranışlar geliştirmeye odaklandığını ifade etmek gerekir. Bunun yanında deprem okuryazarlığını bir deprem uzmanı olmaktan ziyade depreme ait temel bilgi, tutum ve davranışlara sahip olma şeklinde değerlendirmekte fayda vardır.
ÖNCE BİLGİ
Deprem okuryazarlığı bilgi, tutum ve davranış olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. Bilgi boyutu, temel kısmı teşkil etmekte olup bunun tutum ve davranışa dönüştürülmesi gerekmektedir. Örneğin fay hattı üzerinde yerleşim yeri kurmanın veya dolgu-gevşek arazilerden ev almanın riskli olduğunu bilmek bu türden bir bilgidir. Bu bilgiye sahip olmak önemli olmakla beraber, yeterli değildir. Deprem açısından riskli yerlerde oturmaya karşı direnç göstermek deprem okuryazarlığının tutum boyutuna işaret etmektedir. İnsanlar bir davranışta bulunmak için önce olayı, durumu içselleştirir. O yüzden tutum boyutu davranış öncesi önemli bir basamaktır. Kişilerin oturacağı binanın zeminini, arazi yapısını araştırarak seçmesi ve yerleşmesi deprem okuryazarlığının davranış boyutunu oluşturmaktadır.
Aynı şekilde bir de “tehlike avı” ile ilgili örnek verelim: Vatandaşların evlerinde riskli gördükleri eşyaları bilmesi bilgi boyutunu oluştururken bu eşyaların depremde kendisine zarar vereceğine inanması tutum boyutunu oluşturmaktadır. Zira 1999 Gölcük depremindeki ölümlerin %3’ü, yaralanmaların %50’si yapısal olmayan hasarlarla gerçekleşmiştir. Riskli eşyaların sabitlenmesi, yer değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması faaliyeti de davranış boyutuna işaret etmektedir. Burada verilen örneklerdeki gibi deprem okuryazarı bir kişi önce bilecek, sonra bu bilgiyi içselleştirip davranışa dönüştürecektir.
Deprem okuryazarlığı, deprem uzmanı olmaktan ziyade depreme ait temel bilgi, tutum ve davranışlara sahip olma anlamına gelmektedir. Deprem okuryazarlığı, fertlerin bulundukları eğitim seviyesinden ya da sahip oldukları mesleklerden bağımsız olarak her bireyin sahip olması gereken bir okuryazarlıktır. Bu bağlamda deprem okuryazarlığı disiplinler arası bir konumda olması gerekmektedir.
Deprem okuryazarlığına yönelik çalışmaların sadece kişi özelinde ya da kurumlar nezdinde yapılması yeterli olmayacaktır. Deprem okuryazarlığını geliştirme adına topyekûn bir çalışma gerekmektedir. Deprem okuryazarlığı eğitim boyutu, saha (alan) boyutu ve yönetim boyutu olarak farklı disiplinlerin bir arada olmasını gerektirmektedir. Eğitim boyutunda örgün eğitimde coğrafya başta olmak üzere deprem ile ilgili konuları içeren branşlarda eğitimler verilmesi, bu eğitimlerin uygulamalı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde üniversitelerde bütün bölümlerde depremin öncelendiği afet okuryazarlığı derslerinin zorunlu şekilde verilmesi yerinde olacaktır.
ARAMA KURTARMA EKİPLERİ GENİŞLEMELİ
Saha boyutunda ise temel mühendislik birimleri (jeoloji-deprem-jeodezi-harita vs.) müteahhitler, şehir planlamacıları, coğrafyacılar yerleşim yerinin seçiminden, binanın yönetmeliklere uygun şekilde yapılması noktasında yetki ve sorumluluk sahibi olmalıdırlar. Yine saha boyutunda arama-kurtarma ekiplerinin kurulması, ekiplere insanların dâhil edilmesi bulunmaktadır. Kahramanmaraş depremi gibi 11 şehri etkileyen 100 bin kilometre kareden daha geniş bir alanda hissedilen depremlerde çok sayıda arama-kurtarma ekiplerine ihtiyaç duyulmaktadır. AFAD ve UMKE’ye bağlı arama kurtarma ekiplerindeki vazifeli kişi sayılarının artırılması önem arz etmektedir. Doğrudan bu kurumlara bağlı çalışanların yanı sıra AFAD gönüllülerinin sayıca artması gerekmektedir.
Üniversite öğrencilerinin AFAD aracılığıyla zorunlu olarak temel ve destek afet eğitimleri alarak mezun olmalarının sağlanması da afet sonrasındaki eğitimli ekip sayısına katkı sağlayacaktır. Bu noktada Millî Eğitim Bakanlığının Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulan AKUB (Arama Kurtarma Birimi) ekiplerinin son yaşanan depremde sahada önemli katkılar sağladığını belirtmek gerekiyor. Öğretmenlerden oluşan AKUB ekip sayılarının AFAD eğitimleri ile artırılması bu gibi afetlerde arama ve kurtarma çalışmalarına çok fayda sağlayacaktır.
Resmî arama kurtarma ekipleri dışında sivil toplum kuruluşlarına ait ekiplerin de varlığı ve sayısı önemlidir. Bu faaliyetlerin yürütülmesi ve denetlenmesi deprem okuryazarlığı yönetim boyutunu oluşturmaktadır. Yönetim boyutunda İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta gelmektedir. Denetlenen yapı ve diğer çalışmalar bireylerin deprem okuryazarlığına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Bunun yanında deprem okuryazarı olarak bireylerin gördüğü, tespit ettiği yanlış uygulamaları yönetim boyutunda yer alan kurum ve kuruluşlara bildirmesi kontrol mekanizmasına katkı sağlayacaktır.
AFET DERSİ ŞART
Deprem okuryazarı bir müteahhit kadar deprem okuryazarı bir öğretmen, öğrenci veya üst düzey yöneticilerin bulunması çok önemlidir. Bu sebeple “Deprem ülkesi” şeklinde nitelendirilen ülkemizde deprem okuryazarlığı konusunun gündemde tutulmasının, unutulmamasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu noktada Millî Eğitim Bakanlığının hazırladığı öğretim programlarında afetlerle ilgili kazanımların bir çatı altında birleştirilerek “Afet Okuryazarlığı” adı altında bir derste toplanmasını öneriyoruz. Bu dersin anaokulundan üniversiteye kadar tüm kademelerde zorunlu olması yerinde bir uygulama olacaktır.
- Boyabat Sesi