Ligimizde kalite yok

Ligimizde kalite yok

Değerli okurlarımız Trendyol Süper Lig’de takvime göre 4. hafta geride kalırken milli maç arasına giriş yapıyoruz. İlk dört hafta itibariyle gözlemlediğim en önemli şey ligimizdeki kalite eksikliği ve büyük takımlar ile diğerleri arasındaki dev uçurum oldu. Geçen sezon kalitesizlik zaten ilk iki takımın üçüncüye 30-40 puan fark atması ile kendini göstermişti. Ancak kalitesi düşük takımlardan Beşiktaş hariç diğer takımların hiçbirisinde gelişme gözlemlemedim. Üstelik daha da geriye düştüklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Fenerbahçe ve Galatasaray geçen sezon kadar iyi oynamasalar da rakipleri onlara diş geçiremiyor. Kadrolardaki birkaç üst düzey isim rakip takımın tamamına üstün gelebiliyor. Fenerbahçe’de Fred, Beşiktaş’ta Rafa Silva ve Gedson, Galatasaray’da her ne kadar sporcu ahlakını eleştirsek de Torreira rakibi yenmeye yetiyor da artıyor bile. Süper Lig’de olmaması gerektiğini düşündüğüm, heyecansız takımlar sadece büyük takımların etkinliklerine katılan misafirler gibiler. Adana Demirspor, Hatayspor, Gaziantep, Kayseri gibi takımlara geçen sene küme düşmesi gereken Konya’yı da eklersek oldukça fazla averaj takımı sayabiliriz. Ligin senaryosuna etki edemeyen, tek amacı onuncu sıralarda kalıp ligden düşmemek olan bu takımları açıkçası ligimizde görmek istemiyorum. Bu kalitesizlik sebebi ile Avrupa’da çıktığımız maçlarda ortalama takımlara kolayca mağlup oluyoruz. Ligimiz o kadar kötü durumda ki üç büyükler kendisini dev aynasında görüp daha sonra Avrupa’da boyunun ölçüsünü alıp geri geliyor her sezon. Bu kadar büyük paraların harcandığı, birçok kulübün iyi tesislerinin olduğu takımlarımızda ya kötü yönetim ya da yolsuzluk-komisyon gibi sebepler ile paralar çarçur ediliyor. Sonucunda üç büyüklerin değirmenine su taşımaktan başka bir şey yapmayan başarısız ve etkisiz takımları izlemek için yayıncı kuruluşa yüksek bedeller ödemek zorunda kalıyoruz.

MİLLİ ARA FİYASKOSU

Ligler yeni başlamışken ve henüz transfer adam akıllı tamamlanmamışken her sezon olduğu gibi saçma bir şekilde milli maç arası verildi. Bu kadar kötü bir planlama ve organizasyon görmedim. Takımlar liglerine ısınırken, mevsimin verdiği zorluklar devam ederken, kadro yapılanmaları tamamlanmamış iken her şeyi durdurup milli maç arası vermek akla mantığa sığmıyor. FIFA VE UEFA saçma organizasyonlar ile gelir toplamak, icraat göstermek peşindeler. Dostlar alışverişte görsün... Bir futbolsever olarak yaz dönemlerinde olan turnuvalar hariç sezon içerisinde liglere ara verip milli maç takvimi oluşturulmasından rahatsızım. Hiçbir futbolseverin de bu milli aralardan keyif aldığını düşünmüyorum. Futbol sadece gelir kapısı, bir endüstri değil aynı zamanda yeryüzündeki milyarlarca insanın da hobisidir. Bizim gibi tutkulu futbol seyircilerini bundan mahrum bırakmak çocuğun elinden oyuncağını almaya benzer. Milli takımımızın her zaman destekçisiyiz ve yanındayız ama saçma organizasyonlar ile keyfimizin elimizden alınmasına da karşıyız. Şimdi verilen aradan sonra yine tüm liglerin dengesi bozulacak, sakatlanan oyuncular olacak, milli takıma gitmediği için tatile çıkıp form kaybeden oyuncular olacak, konsantrasyon kaybı yaşanacak. Haftada 10-15 maç izleyen seyirciler 2 haftada 2 tane maçı bekleyecek.

FENER VE RAKİPLERİ

Bu haftaki Fenerbahçe maçı hakkında ise çok fazla bir şey söylemeye gerek yok aslında. Rakip zayıf, kadro kalitesi farkı çok. Fenerbahçe çok iyi bir pas trafiği kuramadı, çok organize olamadı ve şiir gibi de oynamadı ama çok pres yaptı ve sonuç aldı. Alanyaspor’u iyi analiz eden Jose Mourinho’yu kutlarım. Zaten bu analizleri sayesinde dünyada sayılı hocalardan biri oldu. Alanyaspor’un kaleden pasla çıkma ısrarını görüp o bölgede bazen 5 bazen de 6 oyuncu ile baskı kurdu. Bunun neticesinde rakibi hem paniğe sevketti hem de top kaliteli ayaklara geldiğinde sonuca gitti. Tüm bunlara rağmen Alanyaspor alternatif bir taktik deneme yapamadı. Benim gördüğüm kadarı ile Serdar Dursun dışında fiziki mücadele yapabilen de yoktu.O da biraz fazla dağınık olunca aksiyonları faul ile sonuçlandı ve etkili olamadı. Galatasaray ise Adana Demirspor ile oynadı. Rakibin zayıflığı zaten hepimizin malumu idi. Nitekim maç başlar başlamaz kendi fişlerini kendileri çekip 3 puanı hediye ettiler. Avrupa’da mücadele eden takımlarımızın gerçek gücünü ölçebileceğimiz bir hafta olmadı henüz fikstürde. Şuan bende oluşan intibaya göre ise Beşiktaş’ı havaya sokan şey Galatasaray’ı 5-0 yenmeleri oldu. O maç o skor ile bitmese belki Beşiktaş bu durumda olmayabilirdi. Futbolda bu tarz rüzgarlar çok önemli. Galatasaray’ın Başakşehir’i 7 tane atarak yendiği maçtan sonra rüzgarı arkasına alıp şampiyon olduğu sezon gibi.

EN İYİSİ GEDSON

Şu zamana kadar ise genel olarak ligi incelediğimde en beğendiğim oyuncu Gedson diyebilirim. Fred bir süre sakat kaldı ama Gedson takımının tüm maçlarında sahadaydı. Beşiktaş’ın vitrini İmmobile ve Rafa Silva ancak takımı ayakta tutan, ileri taşıyan Gedson. Bu oyuncu uğruna neden transfer savaşları olduğunu daha iyi anladığımız bir dönemdeyiz. Ben bu sezona böyle devam ederse çok ciddi teklifler alabileceğini düşünüyorum. Musrati daha çok hamal ortasaha, Rafa Silva daha çok sanatçı... Gedson’da ise hepsinden biraz var. Mücadele gücüne yüksek top tekniğini de eklediğinizde fıstık oranı yüksek karışık kuruyemişi andırıyor. Galatasaray ise Rafa Silva’yı Beşiktaş’a kaptırdığı için zaten pişmandır ama sanırım daha çok başlarını taşlara vuracaklar. Kilit çözme yeteneği olarak ligimizde Tadic ve Rafa Silva ilk sıralarda geliyor. Umarım az önce bahsettiğim kadro kalitesi düşük takımlar da en azından bu isimlerin yarısı kadar iyi oyuncuları ülkemize getirip göz zevkimize katkıda bulunurlar.