Manevi Bahar Mevsimi

Zaman, insanın kalbinde iz bırakan anlarla anlam kazanır.

Manevi Bahar Mevsimi

Zaman, insanın kalbinde iz bırakan anlarla anlam kazanır. 

Kimi günler sıradan geçerken, bazı vakitler vardır ki içinde bereket, mağfiret ve rahmet barındırır. 

İşte Recep, Şaban ve Ramazan ayları, İslâm dünyasında bu özel vakitlerin en kıymetlisi olarak bilinir.

Üç aylar, Rabbimizin kullarına sunduğu eşsiz bir lütuf, manevi bir bahardır. 

Nasıl ki kışın ardından gelen bahar, tabiatı canlandırır, kurumuş dalları yeşertirse; bu aylar da insanın ruhunu diriltir, kalbini arındırır. 

Bu süreç, rahmetin kapılarının ardına kadar açıldığı, gönüllerin Allah’a daha fazla yöneldiği bir manevi yükseliş dönemidir.

Üç ayların ilk ayı olan Recep, rahmetin âdeta bir sağanak gibi üzerimize yağdığı bir zamandır. 

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.), bu ay için "Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır." buyurarak bu mevsimin önemine dikkat çekmiştir.

Recep ayını mübarek kılan en önemli gecelerden biri, Regaib Gecesi’dir. Bu gece, duaların semaya yükseldiği, affın ve mağfiretin bolca dağıtıldığı mübarek bir vakittir. 

Ardından gelen Miraç Gecesi ise, Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) en yüce makama eriştiği, müminler için namazın farz kılındığı kutlu bir gecedir.

Şaban ayı ise, Ramazan’a hazırlık yapılan bir zaman dilimidir. 

Bu ayın en kıymetli gecesi olan Berat Gecesi, ilahi rahmetin yeryüzüne indiği, günahların bağışlandığı ve rızıkların takdir edildiği kutlu bir andır. 

Din âlimleri bu gece hakkında "Berat, kulların arınma vesilesidir. Kim bu gece Rabbine yönelirse, onun affına ve lütfuna nail olur." demiştir.

Üç ayların zirvesi Ramazan ayıdır. 

Bu ay, sadece aç kalmanın değil, ruhu arındırmanın, paylaşmanın ve derin bir iç muhasebe yapmanın zamanıdır. Çünkü Ramazan, yalnızca bir ibadet ayı değil, aynı zamanda kulun Rabbiyle olan bağını güçlendirdiği, sabrı ve şükrü yeniden hatırladığı bir mevsimdir.

Ramazan ayını en faziletli kılan olaylardan biri, insanlığa hidâyet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmeye başlanmış olmasıdır. 

Cenab-ı Allah, bu gerçeği şöyle bildirir:

"Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğruyu ve yanlışı ayırt edici Kur’an’ın indirildiği aydır." (Bakara Suresi, 185. Ayet)

Bu ayda Kadir Gecesi’nin bereketi de saklıdır. Bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen bu gece, dua ve ibadetin en makbul olduğu anlardandır. Rabbimizin rahmeti, bu gece yeryüzüne iner, samimi dualar karşılıksız bırakılmaz.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.), üç ayları ihyâ etmek için dualar eder, ümmetine de şu niyazı öğütlerdi:

"Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur."

Üç aylar, bilinmelidir ki, yalnız bireysel ibadetlerin yoğunlaştığı bir zaman değildir. Aynı zamanda yardımlaşmanın, dayanışmanın, sevginin ve merhametin arttığı bir mevsimdir. 

Büyüklerimizin eskiden kandil gecelerinde bizleri evlerine davet ederek Yasin, Mülk ve kısa sureler okutmaları, dualarla geçmişlerini anmaları hâlâ hafızalarımızda tazedir.

Bu gelenek nesiller boyunca devam etmiş, büyüklerimiz bu özel günleri bizlere bir emanet olarak bırakmıştır. 

Kandil geceleri, aynı zamanda birlik ve beraberliğin, komşuluk ilişkilerinin, paylaşmanın da simgesi olmuştur.

Mart ayında bizleri karşılayacak Ramazan sevincini, kurulacak iftar sofralarında, akşam ezanının yankıları arasında hep birlikte yaşayacağız inşallah. 

Sofralarda bereketin, gönüllerde huzurun eksik olmaması için bu manevi iklimin sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

Üç ayların ruhumuzu arındırmasını, Ramazan’ın bizleri huzura ulaştırmasını dileyerek, bu mübarek vakitlerin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.