NİYE YAZDIM?

Yıllar yılı yazarım, yazmak için ilk defterimi on dört yaşımda edindim. Şiirlerimi bu deftere geçirmeye, Türkçesi yazmaya şiirle başladım.

NİYE YAZDIM?

Yıllar yılı yazarım, yazmak için ilk defterimi on dört yaşımda edindim. Şiirlerimi bu deftere geçirmeye, Türkçesi yazmaya şiirle başladım.

Memuriyete girdiğimde, dairede ve çevremde gördüğüm olumsuzlukları veya aksaklıkları o günkü gazetelerin birinde bulunan “serbest kürsü” bölümüne göndermeye başladım. Gönderdiğim yazılar yayımlanıyordu ve kendime bir güven gelmişti.

Gazeteye gönderdiğim yazıların yayımlanmasıyla, çevrem de oluşan arkadaş grubu da beni teşvik edep cesaretlendirmeye başladı. Bunun üzerine daha çok yazı ve bazen de haber niteliği olan fotoğrafları haber formatında yazdığım yazılarla gazeteye göndermeye başladım. Gönderdiğim yazı ve fotoğraflar yayımlandıkça da yazarlık konusunda popülaritem artmaya başladı ve bir paye kazanma durumuna doğru ilerledi.

Bunun üzerine tamamen teksttir makinalarında ve A4 kâğıtlarına çoğaltmalı 6 sayfalık “Boyabat Bülteni” adında 15 günlük gazete çıkartmaya başladım.

Gazetenin köşe yazarı muhabiri hepsi de kendimdim. Yazarlarda müstear isimler kullanıyor, haberleri de gazetelerden seçiyordum. Basılmasında da Kadir Kendirci diye bir arkadaşımdan destek alıyordum.

Gazeteyi dört beş sayı çıkardım, belli adreslere ve tanıdığım hemşerim olan bürokratlara posta yoluyla gönderiyordum. Bunları yaparken evliydim aile sorumluluğum vardı ve maaşımdan başkada gelirim yoktu. Böylece gazetenin sürdürülmesi imkânsız hale gelmişti, ama bende işi sevmiştim.

İçimde fırtınalar esiyor gördüğüm haksızlıkları haykırmak istiyordum. Köşe yazarlarına ve Yöneticiler mektuplar yazmaya başladım. Tercüman gazetesi köşe yazarlarından Ergün Göze ’ye Türkiye’nin Ortadoğu politikasını eleştiren geniş kapsamlı bir mektup yazdım ve yazıyı köşesinde yayımlamasını istedim.

Ergün Bey yazdığı iki üç günlük seri bir yazıda, gönderdiğim mektuptan peş peşe pasajlar yayımladı ama adımdan bahsetmedi. Buna çok üzülmüş ve yazı yazmayı bırakmıştım.

Sadece şiirle ilgileniyor ilerde kitaplaştırırım diye düşünüyordum. Bir müddet sonra amatörce de olsa “Yanan Gönlüm” adlı bir şiir kitabı çıkarttım. O yıllarda Ömer Yılmaz’ın girişimleriyle Sinop’ta “Bizimkaradeniz” adında bir gazete çıkmaya başlamış ve bize de yazma teklifi gelmişti.

Haftalık yazılar yazmaya başladım. Biz burada yazmaya devam ederken çok hürmetli ağabeyimiz Boyabat Sesi gazetesi sahibi Ali Sezer’den yazma teklifi gelmiş ve aynı yazıları Boyabat Sesi gazetesine de göndermeye başlamış, böylece yazmaya devam etmiştim ve yıllar içinde yazar olarak bölgede tanınmaya da başlamıştım.

Yazma safahatım böyle devam ederken çeşitli edebiyat dergileri ve başka mahalli gazetelerde de yazmaya başladım. Son olarak Sinop Pusulası gazetesinde yazdım.

Yazmamın bana birçok şey kattığını gördüm, en azından bir iş disiplini içinde belli kurallara bağlı yaşamaya alıştırdı. Not alma becerisi ve gece aklıma gelen bir kelime için kalkıp lügate bakma alışkanlığı bile kazandırdı.

Bu alışkanlıkların yanında en önemlisi düzenli okuma ve olayları takip etme ile öğrendikçe de bilgimin yetersizliğini öğretti ve hep öğrenme ihtiyacımı kamçıladı.

Bugün geldiğimiz noktada, niye yazdığımı, nasıl başladığımı ve nasıl yazdığımı da açıklama ihtiyacı hissettirdi.

(Devamı gelecek)