YAVUZ SULTAN SELİM HANIN SOL KULAĞINA KÜPE TAKTIĞI VE PALA BIYIK BIRAKTIĞI DOĞRU MUDUR?

YAVUZ SULTAN SELİM HANIN SOL KULAĞINA KÜPE TAKTIĞI VE PALA BIYIK BIRAKTIĞI DOĞRU MUDUR?

            İslam Hukukuna göre kadınların kulaklarına küpe takmaları caiz olmasına rağmen erkeklerin kulaklarına küpe takmaları caiz değildir. Bazı kaynaklara göre erkek çocuklarından bazılarının kulaklarını deldirdikleri, hatta peygamberimiz döneminde de yapıldığı ancak peygamber efendimiz tarafından yasaklandığı bilinmektedir. Her ne surette olursa olsun ergen erkek çocukların kulaklarına küpe takmalarını mekruh diyenler olduğu gibi haram diyen hukukçular da vardır.   

              Bu hükümleri bilen Yavuz’un kulağını deldirip küpe taktığına ihtimal vermiyoruz. Yavuz Mısır seferi dönüşünde oğlu Süleyman’ın süslü elbiselerini görünce, “Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, annen ne giysin?” dediği biliniyor ve onun şahsi hayatında sade ve süsten uzak olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Süs ve ihtişamdan hoşlanmayan bir padişahtır. Doğru olan resimlerinde pala bıyıkları vardır ancak küpe yoktur inancındayız.

              Topkapı Sarayı’nın Portreler bölümünde bulunan küpeli Yavuz Portresi ile Macar bir ressama ait olduğu söylenen küpeli resme gelince, evvela Yavuz’un minyatürlerde ve elimizde bulunan resimlerinde bunun gibi küpeli olan üçüncü bir resim bulunmaktadır. Bu resimler arasında resmi nakkaşlar tarafından yapılanları da vardır. İkinci bir husus ise Yavuz’a isnat olunan tamamen hayali ve uydurma olan, Avrupalı ve İranlı ressamlara ait resimler çokça bulunmaktadır. Bu küpeli resmin de uydurma resimlerden biri olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Zira Sultan’ın kulağında küpe, boynunda incili madalyon, sarığında taç bulunmaktadır. Osmanlı padişahlarıyla bağdaşmayan bu tür süsler tablonun yakın tarihimizde yapıldığını gösterir. Aslında 1926 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilmiştir. Dolmabahçe Sarayı’na ne zaman konulduğu bilinmemektedir. Bir başka husus ise Yavuz’un bu küpeli resminin aslında Şah İsmail’e ait olduğu sanılmaktadır. Çünkü başında Şii mezhebinin alameti olan kızıl börk ve bunun üzerinde İran Şahlarına mahsus taç vardır. Ayrıca küpe de Şia mezhebince caiz görülmektedir.

               Küpeli resmin Yavuz’a ait olmadığı ortadadır. Ait olsa bile son zamanlarda bazı ahlaktan yoksun insanların bunu geylikle yorumlamaları bu küpeli resmin Yavuz’a isnat edilmesinden daha da ahlaksızlıktır. O dönemlerde bazı köleleri kölelik alameti olarak kulaklarına küpe taktığı bilinmektedir. Bazı yazarlar ise, Yavuz’un küpesinin Allah’a kul olma özelliği olarak taktığını ve bununla cihan hâkimi olmasına rağmen aciz bir kul olduğunu anlatmaya çalıştığıdır. Hatta küpenin bir Türk töresi olduğunu iddia edenler bile vardır. Ancak bu yorumlar gerçeklerden uzak görünmektedir.

               YAVUZ’UN PALA BIYIKLARI İSLAM HUKUKUNA UYGUNMU DUR?

             İslam hukukuna göre, Peygamberimizin “Bıyıkları kısaltınız, sakalı uzatınız.” manasını ifade eden hadis sebebiyle bıyıkların kısaltılması sünnettir denilmektedir. Ancak yüce peygamberimizin iki yönü vardır. Birincisi insanlık tabiatı gereği: Yeme, içme, oturma, kalkma, uyuma, insanlık tecrübesi, savaş tanzimi vs. İkincisi olarak dini gereği ise; Peygamberimizin sözlerinin, fiillerinin Müslümanlara delil ve uyulması gereken hususlardandır, yani iman ibadet ahlak gibi. “Bıyığı kesin sakalı uzatın” sözüne gelince; Usulü fıkıhta bir kaide vardır. Bazı hükümler mevcut zamanı yani o andaki olayı ilgilendirir, şeriatla ilgili bir gaye taşımaz. Mesela bir gün peygamberimizin huzuruna saçı sakalı dağınık bir genç gelir peygamberimiz ona “Çık bıyıklarını kes, sakalını uzat” demiştir. Bu sözünün insani boyutu olduğu için bazı İslam hukukçuları Sünnet olarak kabul etmez ancak adetten sünnet derler.

           Her ne suretle olursa olsun Osmanlı gazilerinin düşmana heybetli görünmek için bıyıklarını uzatmaları caiz görünmüştür. Gerçek bir gazi olan Yavuz’un pala bıyıklarının hikmeti ve dayandığı şer’i hüküm budur.

                                            “Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler”