70'lerin Futbol Heyecanı ve Çeltikspor

70'li yıllar denince akla gelen ilk anılardan biri de futbolun hayatımıza kattığı coşkudur. 

Futbol, o dönemde yalnızca bir spor dalı değil, aynı zamanda dostlukların pekiştiği, hayallerin yeşerdiği ve neşenin paylaşıldığı bir platformdu.

Şehirde büyüyen çocuklar için futbol, evin dört duvarından çıkıp özgürlüğe adım atmaktı. Arkadaşlarla buluşmak, sokaklarda endişesizce koşmak demekti. 

O zamanlar futbol, yürekleri tutuşturan bir tutkuydu ve bu tutku, her maçta yeniden alevlenirdi. 

Mahalle aralarındaki boş arsalar, kendi kurallarımıza göre oynadığımız maçlarla dolup taşardı.

En çok sevdiğimiz mekânlardan biri de Erenlik Tepesi'nin düz alanıydı. 

O zamanlar orada ne bir park, ne bir saat kulesi, ne de seyir kulesi vardı; sadece taşlı, engebeli bir boşluk. 

Sakız ağaçları dışında pek az ağaç bulunurdu, incir ağaçları ise tepeden çok daha aşağıda kalırdı.

Bu alan, özellikle ilkbahar, sonbahar ve kış mevsimlerinde serin geçen akşamların vazgeçilmeziydi. 

Orada top sürmek, kaleye şut çekmek ve arada sırada çıkan küçük tartışmalar, çocukluğumuzun en güzel anıları arasında yer alıyordu. 

Erenlik Tepesi'nde oynadığımız maçlar, sanki bir ritüeldi ve her defasında aynı coşkuyla yaşanırdı.

Ancak bu maçlar sırasında, top bazen yuvarlanarak Bülbül Deresi'ne kadar giderdi. 

Dereye inmek ve topu geri getirmek, çocuklar için büyük bir meydan okumaydı. 

Dik yamacı tırmanmak ve tekrar oyun alanına dönmek, fiziksel bir çaba gerektirirdi ama bu zorluk, sonrasında yaşadığımız tatminin yanında hiçbir şeydi. 

Topu almak için gösterdiğimiz çaba, futbol sevgimizin bir yansımasıydı.

Bu dönemde, Boyabat'ın gururu Çeltikspor'un maçları, futbol aşkımızı daha da güçlendirirdi. 

Rahmetli Güngör amcanın antrenörlüğünde, takımın yıldızları Ömer abi ve Vedat abi gibi isimler, yalnızca futbolu değil, sporun ahlâkî değerlerini de bizlere öğrettiler. 

Çevre illerden ve komşu ilçelerden gelen misafir takımların maçları, âdeta birer festival havasında geçerdi.

Çeltikspor'un maçları, sadece birer spor karşılaşması değil, aynı zamanda toplumsal bir olaydı. 

Her maçta, kalabalık seyirci toplulukları bir araya gelir, saha kenarındaki "tribünler" coşkuyla dolup taşar, maçın heyecanı havada hissedilirdi. 

Bu anlar, o yılların futbol kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı ve biz çocukların hafızasında unutulmaz izler bıraktı.

Yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda, o günlerin güzelliği ve tadı hala taptaze. 

70'lerin futbol tutkusu, yalnızca bir spor değil, aynı zamanda bir dönemin, bir şehrin ve bir neslin ortak hafızasında derin bir yer edinmiş durumda. 

O yılların futbol sevgisi, sahadaki mücadeleyle birlikte hayatın her alanındaki neşe ve paylaşımıyla da zihnimizde yaşamaya devam ediyor.

Bu nostaljik futbol anıları, yalnızca çocukluğumuzu değil, bir dönemin ruhunu da bizlere hatırlatıyor. 

70'lerin futbol heyecanı, bugün bile hafızalarımızda ve kalplerimizde capcanlı duruyor.