(Bu yazı 24.6.2011) tarihinde 8 yıl önce yazılmıştır)
Amerikan gazetelerin de “tuzak” bir manşet görüyorum, “Osmanlı yeniden canlana bilir’miş”. Bu yazı “NEWSWEEK” Dergisinde yayımlanmış ve ardından bizim basın bu yazıyı manşetten vermiştir.
Gazetelere baktım ve kendime, Türkiye’nin büyümesinden korkuyor muyuz? Sorusunu sordum.Cevabını da,kendi kendime Asla!...diye verdim.
Cevabımın ardından hava, su ve ekmek kadar büyümeye ihtiyacımız olduğunu kendi kendime mırıldandım.
Güçlü devlet olmanın önemini biliyorum ve her zaman dünyada sözü dinlenen devlet olmayı da arzu ediyor(d)um.
Ama işin içinde başka oyunlar vardır şüphesiyle ”Yeni Osmanlı” söyleminin bizim için tuzak olabileceğini düşünüyor(d)um.
Çünkü Amerika’da yayımlanan dergide, “Osmanlı yeniden canlanabilir” başlıklı makaleyi kaleme alanın İngiliz kökenli bir Amerikan vatandaşı olduğunu öğrenmiştim. İslam coğrafyasında dedelerinin(İngiliz) cetvelle çizerek oluşturduğu kabile devletlerinin yeniden tasarlanması ve yeni devletçikler çıkarma gayretinin sonunda bizi “Büyüterek küçültme” planları olabilir öngörüsünü taşıyorum.
Fiili durum da bu düşünceyi destekler niteliktedir. Türkiye’de de “Arap Baharı” olarak adlandırılan olayların arkasından, “Türkiye/Suriye arasında bir savaş çıkarılması söz konusu olabilir.
Bilmemiz gerekir ki, Avrupa ve Amerika, İslam ülkeleri arasında bir dayanışma, birde İslam coğrafyasında kalkınmış bir lider ülke istemez. Ama sinsice bazı devletleri pohpohlar ve damardan zevk aşısı yaparak istediğini almaya çalışır. Bu politikanın gizli adı da “Siyonizm Reçetesi”dir.
Amerika 300 milyonluk nüfusuyla gelişmiş silah sanayi ile büyük bir ülkedir ve Amerika’da İsrail’in güçlü lobileri vardır. Birde orta doğuya çok uzaktır ve kontrolde zorlukları vardır. İsrail’se silah gücüne sahip küçük bir ülkedir, tek başına Amerikan müttefikliğine yetmemektedir.
Ve Amerika’nın çok güçlü olmayan bir müttefike daha ihtiyacı vardır. Bu işte en iyi müttefik olacak söz dinleyen, bir ülke arayışına gidişin yol haritası vardır. İkinci müttefik olarak düşündükleri(Allah Muhafaza) küçültülmüş bir Türkiye’dir.
Bu gerekçelerle Arap âleminin bir kısmındaki gibi, Suriye’de isyancılara batı kaynaklı destekler ve kışkırtmalar devam etmektedir.
Irak örneğinde ki gibi“Suriye sınırları içinde”, bu günde Libya’da uygulanan uçuşa yasak bölgeler oluşturulmak istenmekte ve Suriye’nin üçe bölünmesi sonucu, Bölünen bir parçanın Türkiye’ye İlhak edilmesi ve Türkiye ile Suriye’nin bir savaş havasına sokulması hesaplanmaktadır.
Sonrada “Türkiye’nin şeklen(suni) olarak büyümesi sağlanıp, peşinden iç karışıklıklar çıkarılarak (Allah korusun) Türkiye’nin küçültülmesi şeklinde bir sinsilik olabileceğini düşünüyorum.
Daha açık bir ifadeyle Türkiye büyütülerek/küçültülmek istenmektedir. Kuzey Irak denemesinde bu düşünüldü, Allah’tan ki uygulanmadı /uygulanamadı. Bu günlerde Obama başbakanımızı sıkça aramaktadır.
Aydınlarımız ise hesapsız kitapsız meselenin üzerine atlayıp, her gün televizyon ekranlarında arzu endam ederek hala gereksiz tartışmalar yapmaktadır.
Her gün televizyonlara konuşan isminin önü kalabalık adamlar bölücüleri kollar nitelikte savunmalar geliştirmekteler. Yüksek seçim Kurulu Kararına hiç biri “kardeşim kanunları beğenmeye bilirsiniz, ama mevcut kanun bu, değişinceye kadar uyacaksınız” demiyor.
Dillerine dolamışlar “bir Kürt sorunu” evirip çevirip mide bulandırıcı ayni lafları konuşuyorlar.
Gür bir sesle “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” diyen bir Allah’ın kuluna rastlamıyorum.
Suriye’ye gelince, memleketlerine ihanet edenler bize dost olur mu? Hatay’a gelen 10 binler kimlerdir..İçlerinde kaç tane batı veya Amerikan ajanı var?Bunları İsrail niçin destekler?
Esat’a yumuşak davran deniyor, dış destekli iş birlikçiler devlet düzenini bozmaya yeltense başka ülkelerin liderleri çiçeklerle mi karşılardı?
Bölücü Iraklılar aptalca Saddam’ın heykellerini yıkıp, Amerikan Joni’leri ne gülücükler gönderiyorlardı, ama sonradan insanlık dışı muamelelere ve tecavüzlere maruz kaldılar.
Suriyeli ayrılıkçılarda liderlerinin kötü gösterilmesinden hoşlanarak çadırlarına gelenlere Esad’ın zulmünü anlatıyorlar.
Mültecilere bakmak insani bir işlem diyebilirsiniz ama ben bu işin arkasında başka oyunlar olduğunu sanarak Türkiye ye sahte gülücükler gönderenlere inanamıyor ve sonuçlardan endişe ediyorum!...
Herkes ülkesinin kurallarına uysun, mücadelesini de demokratik zemin içinde doğru yapsın.
Bizim derdimiz bize yetiyor.
Vesselam.!...
Nezih Yıldırım 24.6.2011