Prof.Dr. Emin Kuru’yu dinlerken.

Kısa adı ASİL-DER olan ve Ankara’da hemşehrilerimiz tarafından kurulan, Ankara Sinop İl ve İlçeler derneğince düzenlenen aylık tanışma ve dayanışma toplantısının bu ayki konuğu hocamız Prof.Dr. Emin Kuru idi.

Altındağ Belediyesi Kabakçı Zade konağında düzenlenen aylık toplantıda hemşehrimiz Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof.Dr. Emin Kuru çok güzel ve anlaşılır bir sunum yaptı.

Sözlerine ASİL-DER kuruluşundan itibaren kültür hizmet kervanını yürüttüğünü ve bu çalışmaların bir araya gelmekten öte ülkedeki birlik ve beraberliğe de katkı sağladığını söyledi.

Sinop sevdasından ve kendi durumundan bahisle Sinop’a yaptığı bilinen desteklerinden ve yardımcı olmaya çalıştığı bireysel taleplere de konuşmasında yer veren Kuru; Amerika’da Sinoplu bir grubun oluştuğunu, insanımızın dünyanın birçok ülkesinde bulunduğunu da sözlerine ekledi. Ve “siz birbirinize değer verirseniz değer görürsünüz” dedi.

Türkiye’nin 1950’lerden itibaren dönüşüm yaşadığını son yıllarda köy nüfusunun %7’ler seviyesinde bulunduğunu ve köylerin yaşlıların barınma yeri haline geldiğini anlatarak.”Köy köktür köksüz insansa muteber değildir”.dedi.

Türkiye coğrafyasının stratejik öneminden de bahseden Emin Kuru hocamız “insanımız ölmemeli daha güzel ve müreffeh yaşamalı” diyerek “sağcısı da solcusu da bizim insanımız” ifadesini kullandı.

Bürokrasiden ve sivil toplum kuruluşlarından birçok misafirin katıldığı toplantıda konuşan Emin Kuru hocamız;

Ülke kalkınmasının üretimden geçtiğini ve sanayi toplumu olma adına tarımı ihmal etmememiz gerektiğini. Ülkemizin kalkınması bir gerekliliktir o halde fert ve toplum olarak üretmeliyiz üretimi asla ihmal etmemeliyiz. “Tarımda yanlış yaptık tarım ziraatçılık bir bilimdir ve biz bu bilimi terk ettik.”dedi.

 Son yıllarda kurduğu kendi çiftliğinden de örneklerle desteklediği konuşmasında; Türkiye’nin tarımı ihmal etmemesi gerekir ve tohum ıslah çalışmalarını zirvede yürütmesi bir zorunluluk olmalıdır şeklinde konuştu.

Tarımımızın geçmişinden de örnekler sunan Kuru hoca, atalarımız kendi tohumlarını kendileri üretirdi ve hangi bitkinin yanına ne ekileceğini iyi bilirdi dedi. Bilimsel araştırmalarda göstermiştir ki genleriyle oynanmış tohumlar terk edilmelidir. Dedi.

Konuşmalarının bir bakıma eskiye dönülmesi gibi anlaşılmamasına da dikkat çekerek; Türk tarımının kendi ürettiği tohumla ayağa kalkması gerektiğini söyledi.

Atalarımızın uyguladığı klasik tarımın bile bir bilimsel halinin bulunduğunu hangi sebzenin yanına hangi sebzenin ekilmesi gerektiğini bizim yöresel olarak (fislek dediğimiz) fesleğen örneğiyle anlattı.

Emin hocamız tarım ve hayvancılıktan örnekler verdiği sunumunda “Arıcılık” ayrı bir yer tuttu.”Bir insanın iman etmesi için ‘Arı’yı’ tanıması yeter” dedi.

Prof.Dr. Emin Kuru bilgilerini hazirunla paylaşırken o kadar içten ve samimi idi ki kendilerinin “naif” ifadelerinden “doğrusu” etkilendim.

Emin Kuru Hocamız konuşurken 10 yıl sonra yeniden okuduğum ve daha öncede hakkında makale yazdığım Rus yazar Grigory PETROV’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde Bir Milletin Dirilişi adlı kitapta geçenleri düşündüm.

Asil-Der’in hazırlamış olduğu bu programda Prof.Dr. Emin Kuru hocamız adeta nefes kesti. Hocayı dinlerken Türkiye’de bilim adamlarından tam olarak yararlanılamadığı da aklıma geldi.

Hoş ve faydalı bir sohbetti. Düzenleyenlere ve Emin Kuru hocama çok teşekkür ederim.

Hoşçakalın.