Hayvanlardan ders almalıyız

Hayvanlardan ders almalıyız

İnsan, sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar.Hayvanlar bile toplum kurallarına uyarlar. Örnek mi vereyim? Çooook. Mesela arılar. Arılar, kurallara o kadar uyarlar ki; şaşarsınız. Petek gözleri yaparlar, hepsi standarttır. Ne kısa ne uzun, köşeler aynıdır. Bunu Hangi mühendislik mektebinde okudunuz da öğrendiniz? Sizi hangi hocalar bu kadar mükemmel öğretti ki; değil bir kovandaki arılar, başka ülkelerdeki arıların bile petekteki altıgen bal yuvaları aynı ölçüdedir. Onlar arasında iş bölümü yaparlar. Kimileri bal taşır, kimileri su taşır, kimileri polen taşır. Kimileri kovanı düşmanlardan korur, kimileri soğuk almamak için hava alan yerleri kapatır. Kimileri yazın sıcağında içerisini serinletmek için kovanın giriş yerlerinde yelpaze gibi kanatlarını sallayarak içeriyi serinletirler, Örnek mi istiyorsunuz? Mandalar. Yaylada gece yatarken sırt sırta verirler, hepsinin kafaları farklı yöndedir, kendilerine gelebilecek düşmanlara karşı tedbir alırlar. Koyunlar mı dersiniz? Onlar da toplum kurallarına uyarlar. Bir yerden bir yere giderken başları ne tarafa giderse; hepsi oraya giderler. Başlarına o kadar bağlıdırlar ki; başları kendisini akar suya atsın, düşünmeden onlar da atar. Ya biz insanlar? Bahsettiğim hayvanlar kadar toplum kurallarına uyuyor muyuz? Elbette uymuyoruz. Toplum kurallarına uysak, ülkeler arası savaşlar olmazdı. Toplum kurallarına uysak, mahkemeler, hapishaneler olmazdı. Niçin uymuyoruz? Çünkü güvenemiyoruz. Bir birimize güvenemiyoruz. Başımıza oylarımızla seçtiğimiz kimselere güvenemiyoruz. O kadar aldatılmışız ki; kurallara uyanlara enayi gözü ile bakıyoruz. İnsanı çevre etkiliyor. Bazen pozitif şeylerle karşılaşıyoruz bazen de negatif olaylarla karşılaşıyoruz. İşte, bu etki pozitif olduğunda insana ve topluma yarar sağlar, negatif olduğunda da kesinlikle zarar verir. İnsanlara güveni yitirmek üzereyiz. Öncelikle her birey, karşısındakini öteki olmaktan çıkartıp, kendinden kabul etmeli, herkesi olduğu gibi benimseyip, değişmeye zorlamadan, ikiyüzlülüğe mecbur kılmadan, kabullenmelidir. İnsanlar, birey ya da kurum olarak birbirlerini rakip değil, dost olarak görmelidir. Beraber olmanın herkesi güçlü kılacağını kavramalıdır. Güç birliği ile birçok şeyin başarılması mümkündür. Atalarımız bunu; “bir elin nesi var iki elin sesi var”,özdeyişi ile çok güzel anlatmışlardır. Renk, dil, din farklılıkları; insanları birbirinden ayırmamalıdır. İnsanların inançlarına hoşgörü ile bakabilmemiz gerekir. Dünyadaki diğer ülkelerin de birbirlerine hoşgörü ile bakabilmeleri; yeryüzünde huzurun oluşmasına yardımcı olur. Sonunu, geleceğini, torunlarını düşünen insanlar, insanlar arasında birliği teşvik etmelidirler. Birlik için bir kişi yetmeyeceğinden, diğer insanların da elinden geldiğince, örneğin değerleri öğreterek birliği teşvik etmeleri insanlık görevleridir. Dünya bir tanedir. Dolayısıyla, dünya üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu insanlık toplumu da bir tanedir. Tüm insanlık toplumu arasında birlik kurulana kadar hepimiz birliği teşvik etmek zorundayız. Hepimize kolay gelsin. Çocuklar buna aileden ve arkadaşlarından başlamalıdırlar. Biz insanlara, insanca yaşamamızı gösteren bazı hayvanlar vardır. Üç tanesinde yazımın girişinde bahsettim. İnsanları örnek alamıyoruz, onları kıskandığımız için doğrularını görmemezlikten geliyoruz, bari hayvanlardan ders alalım da toplum kurallarına uyalım. Bizden sonra bu dünyaya geleceklere güzel bir dünya bırakalım.