Ramazan Bayramı
Sayılı günler çabuk geçiyor... Yine bir Ramazan Bayramı’nın daha arifesindeyiz.
Bayramlar, sokakların, evlerin, gönüllerin temizlendiği, maneviyatın yüceldiği, paylaşmanın, dayanışmanın, merhametin zirve yaptığı bir zaman dilimi.
Bayramlar, milletçe ortak duygularla kenetlendiğimiz, geçmişin özlemiyle geleceğin umudunu harmanladığımız anlardır.
Fakat bayram denince akla yalnızca sevinç, şenlik ve coşku gelmemeli. Çünkü bayram, aynı zamanda yüreğinde sızı taşıyanların da günüdür.
Gözbebeklerine Dolan Yaşlar
Bayram sabahı, camilerde okunan tekbirler, bir ağızdan söylenen ilâhiler, kucaklaşmalar, helalleşmeler… Ne kadar da huzur verici, değil mi?
Peki ya o an, gözleri buğulu, yüreği buruk bir halde bayram namazına duranlar?
Kimi, kaybettiği bir sevdiğinin yokluğunu hisseder o an. Kimi, uzak diyarlarda hasretle bekler bayramı. Kimi ise derin bir maddi ya da manevi sıkıntının gölgesinde, “Bayram ne ki?” diye iç geçirir.
İşte tam da bu noktada bayram, bir “duygu ortaklığı”dır. Çünkü bayram, yalnızca mutluların değil, hüznü de kucaklayan bir olgudur.
O sabah, gözbebeklerine dolan yaşları silmeye çalışan insanlar, belki de en büyük erdemi gösterir: Acıyı yaşarken bile gülümseyebilmek.
Hüznün Üzerine Örtülen Bayramlık
Toplumumuzda bir gelenektir: Bayramda hüzün gizlenir. Kaybedilenlerin yası, bayram coşkusuna karıştırılmaz. “Bugün bayram” denir, acılar ertelenir.
Aslında bu, bir nevi dayanışmadır. İnsan, kendi derdinin başkalarının neşesine gölge düşürmesine izin vermez.
Belki de bu yüzden, en büyük acıları yaşayanlar bile o sabah, komşusuna, arkadaşına, tanıdığına dönüp içten bir tebessümle, “Bayramınız kutlu olsun!” der.
Bu cümle, sıradan bir kutlama değildir. İçinde bir vefa, bir sabır, bir metanet taşır.
Sanki, “Ben yaralıyım ama senin sevincin kıymetli” der gibidir.
Bayram Hepimizin!
Gerçek bayram, yalnızca çocukların şeker topladığı, sofraların kurulduğu, harçlıkların dağıtıldığı anlar değildir. Bayram, aynı zamanda;
- Yalnızlığı paylaşmaktır. Gariplerin, kimsesizlerin hatırlanmasıdır.
- Acıyı anlamaktır. Düşenin elinden tutmaktır.
- Vefayı yaşatmaktır. Mezarlıklara uğramak, fatihalar okumaktır.
- Merhameti çoğaltmaktır. Bir yetimin başını okşamak, bir garibanın duasını almaktır.
Bu bayram da, tıpkı diğerleri gibi, hem neşe hem hüzün taşıyacak yüreklerde.
Kimimiz sevdiklerimize sarılırken, kimimiz onları yâd edeceğiz.
Ama unutmayalım ki, bayramlar, bizi birbirimize bağlayan en güzel köprülerdir.
“Bayramınız Kutlu Olsun” Demenin Anlamı
O sihirli cümle, yalnızca bir nezâket ifadesi değildir. O, bir duadır. Bir temennidir. “Acıların dindiği, huzurun çoğaldığı nice bayramlar görmeniz dileğiyle” demektir.
Bu Ramazan Bayramı’nda, yüreğinde acı taşıyanlara bir yer açalım. Gülümseyişlerimiz samimi, kucaklaşmalarımız içten olsun. Çünkü bayram, hepimizindir.
Ramazan Bayramınız kutlu, yüreğiniz huzur dolsun!