KÖSTEK KESME GELENEĞİ
Bir yaz akşamı, tomurcuk kokulu, buharı helezonlar çizerek yükselen çayımı yudumlarken rastladım ‘köstek kesme’ ifadesine. Okumakta olduğum yazıda Orta Asya gelenekleri anlatılıyor ve köstek kesmeden söz ediliyordu.
Okudukça derin düşüncelere dalıyordum. Ansızın beni bir merak sardı. Acaba bu gelenek ne idi, nereden geliyordu? Heyecanla köstek kesme geleneğini araştırmaya başladım. Bu geleneğin kaynağını bulmalıydım.
“Altay Türkleri arasında bugün de yapılmakta olan “koy göçö” bayramı, köstek kesme ile benzer özellikler taşımaktadır. Geleneğin uygulanışı şöyledir: “Bir yaşına basan çocuğun ayakları bir iple bağlanır ve çocuğun ileriki hayatında kendi ayaklarının üzerinde durması yönünde iyi dileklerde bulunularak ip kesilir. Çocuğun dayısı gelerek çocuğun saçından keser ve kestiği saçları çocuk 14 yaşına geldiği zaman ailesine göstererek onlardan hediye alır. Bunun karşılığında çocuğa at hediye eder. Kırgız ailelerde çocuk, adım atmaya ve yürümeye başladığında “tuşoo kesüü toyu” adıyla bir tören yapılır. Bu törenle, çocuğun iyi yürümesi, adımlarını sağlam atması, kendine güvenmesi ve yaşamında zorluklarla karşılaşmaması amaçlanır. Törende yedi-on iki yaş aralığındaki çocuklar arasında koşu yarışması düzenlenir; birinci gelen çocuk, yeni yürümeye başlayan çocuğun iki ayağına bağlanan ipi keser. Tören sonrası koyun kurban edilerek, çeşitli oyunlar ve eğlenceler düzenlenir. Kazaklarda bu törene “tusau kesu” derler. Özbek, Tatar, Başkurt, Karaçay-Malkar arasında da geç yürüyen ya da yürümeyen çocuklara bu tören uygulanmaktadır. Köstek Kesme töreni Anadolu Türklerinde de kısmen sürdürülmektedir. “Adağını kesme, adağını kestirme, adak kesme, ağdaş pişirme, ayak çizme, ayak kesme, ayak kösteğini kesme, ayak poğaçası yapma, aydaş kaynatma, duşak-duşak-düşşak kesme, hoppala, iplik kesme, köstek kesme, köstekleme, köstek kırma” gibi türlü adları olan bu tören ayrıca “Tay-Tay” olarak da bilinir. Bugün halen çocukların iki elinden tutulup tay-tay denmesi, çabuk yürümeleri için dilenen bir dilektir ve Köstek Kesme töreninin cılızlaşmış bir devamı niteliğindedir.”
Türkistan’da köstek kesme geleneğinden bahseden bir haber ajansı böyle söz ediyordu köstek kesmeden. Sonra birbiri ardınca akademik yazılar, makaleler, söyleşiler... Anlaşılan sözlü kültürümüz , köstek kesme geleneği bir derya.
Köstek kesmenin Altaylara, Kazaklara kadar uzanması kadim bir medeniyetin, kadim bir kültürün bizde yaşayan izleri olduğu anlamına geliyor. Köstek kesme, yazısız bir kültür değerimiz. Köstek kesme, çağlar boyunca Orta Asya’da bilinen ve uygulanılagelen bir âdetti ve benim köyüm Göynükören’de tüm güzelliğiyle yaşıyordu. İşte bu geleneğin bütün canlılığı ile bizim yörede var olması köklü bir kültürün varlığını, köklü bir tarihi işaret ediyor esasında.
Köstek kesme geleneği ile ilgili yazılar okudukça zihnim çocukluğuma gidiverdi. Göynükören, Boyabat....Annemin görklü elleri meşe odunu ateşinin üstündeki sacdan katıklı gözleme alıyor, huzurla tereyağı sürüyordu. Yayla çiçekleri, ısırgan otları, yeni koparılmış ve ıslatılmış yaş nohutlar, avuç avuç badem çağlaları, böğürtlenler, dutlar; birbiri ardından zihnime hücum ediyor işte.. İşte köstek kesme! Annem onca işin arasında, heyecanlı heyecanlı komşuya köstek kesme törenine gidiyor. Kulaklarımda “Köstek kestim!” sesleri bir gelip bir gidiyor. Kulaklarımda annemin “Kösteğin on aylıkken kesildi.” “Senin kösteğin kesilmeli.” sözleri.. .Yürüyemeyen çocuk mu var, hemen kösteği kesilmeye. Öyle ki bizim ailede benim kösteğim ve kardeşlerimin kösteği de vakti gelmiş, kesilmiş. Mini mini ayaklarla daha bir kuvvetli adımlamışız kırları.
Köstek; “saat, kılıç ve anahtarın ucuna takılan zincir; koşulan atların tepmesini önlemek için kuskun kayışına eklenen kayış; balık iğnesini oltaya bağlayan, bir iki karış uzunluğunda kıl veya misina parçası; engel” anlamlarına geliyor. Köstek kesmek, engeli kesmek, engeli kaldırmak demek.
Sevgili annemden dinlediğim ondan öğrendiğim ve günümüze kadar gelen köstek kesme geleneği, bizim yörede şu şekilde uygulanıyor: Yürümekte zorluk çeken çocuk ayakta tutulur, iki ayak bileği hizasından olarak çocuğun ayaklarına omuz genişliğinde olacak şekilde bir ip geçirilir ve ip bağlanır. Dışarıdan eve yeni gelmiş olan bir kişinin eline makas verilir. Makası alan kişiye üç defa: "Ne kesiyon? " diye sorulur. Elinde makasla köstek kesecek olan kişi de üç kere : "Köstek kestim." der. Köstek kesme töreninde diyalog şu şekildedir:
-Ne kesiyon?”
-Köstek kestim.
-Ne kesiyon?
-Köstek kestim."
-Ne kesiyon?
-Köstek kestim.
Kösteği kesecek kişi, çocuğun ayağına bağlanan ipi keser. Böylelikle çocuğun kösteği kesilmiş olur. Bu gelenek yerine getirilince yürümekte zorluk çeken çocuğun daha rahat yürümeye başlaması istenir. Gerçekten de düşe kalka yürüyen çocuk, kösteği kesildikten sonra düşmeden yürümeye başlar. Bizim yörede uygulanan köstek kesme geleneği bu şekilde. Köstek kesmeyi annem büyüklerinden böyle görmüş, böyle öğrenmiş ve bizlerde böyle uygulamış.
Bu yazı ile yazısız kültürümüzde varlığı devam eden köstek kesmeyi bilmeyenlere tanıtmak ve bu kadim medeniyetimizin yazısız kültürel değerinin unutulup gitmemesini amaçladım.