Afet Zamanlarında İletişim Krizi ve Çözüm Önerileri
Afetler, toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen büyük sınavlardır.
Deprem, sel, yangın gibi olağanüstü durumlarda en kritik ihtiyaçlardan biri iletişimdir.
Ne var ki, afet yönetimi söz konusu olduğunda, görev dağılımındaki karmaşa ve yetki belirsizliği, sorunların çözümünü geciktirebiliyor.
Son yaşanan 6 Şubat depremlerinde de gördük: Vatandaşların telefonları enkaz altında kaldı, baz istasyonları çöktü, iletişim kesildi. İnsanlar sevdiklerine ulaşamadı, yardım çağrıları karşılıksız kaldı.
Peki bu durumlarda hangi kurum ne yapmalı?
Cevap basit. Her kurum öncelikle kendi görev alanında hareket etmelidir.
Toplumda bir kavram kargaşası var: Herkes her işe koşuyor, her konuda fikir beyan ediyor. Oysa her kurumun birincil sorumluluk alanı bellidir.
- Belediyeler, yerel hizmetlerden sorumludur. Yol, su, kanalizasyon, çöp toplama, şehir planlaması gibi konular onların işidir.
- AFAD benzeri afet koordinasyon kurumları, acil müdahale ve lojistikten sorumludur.
- Telekomünikasyon hizmetleri, GSM operatörleri gibi işler Ulaştırma Bakanlığı’nın yetki alanına girer.
Afet bölgesinde iletişim kesildiğinde ilgili kurum ivedilikle teyakkuza geçip sahaya inmesi gerekirken, belediyeler neden GSM operatörlerinin görevini üstleniyor? Neden mobil iletişim araçları zamanında devreye alınamıyor?
Afet Anında İletişim Nasıl Sağlanmalı?
1. Mobil Baz İstasyonları ve Uydu Teknolojisi:
- GSM şirketleri, afet bölgelerine acilen mobil baz istasyonları göndermeli.
- Uydu telefonları ve taşınabilir iletişim cihazları, enkaz altında kalanlar için hayati önem taşır.
2. Geçici Telefon Dağıtımı:
- Depremzedelerin telefonları enkaz altında kaldığında, devlet veya telekom şirketleri tarafından acil ihtiyaç fonuyla basit, ucuz telefonlar temin edilmeli.
3. Alternatif İletişim Kanalları:
- Radyo frekansları, acil anons sistemleri ve sosyal medya platformları afet durumunda aktif kullanılmalı.
- Elon Musk’ın Starlink’i gibi uydu internet sistemleri, afet bölgelerinde hızlı internet erişimi sağlayabilir.
4. Önceden Hazırlık ve Protokoller:
- GSM operatörleri, afet senaryolarına göre hazırlık yapmalı, acil durum protokolleri oluşturmalı.
- Belediyeler, iletişim kesintisi durumunda "Biz mi halledeceğiz?" diye düşünmek yerine, telekom yetkilileriyle koordineli çalışmalı.
Enerji Tedariki: Afette İletişimin Olmazsa Olmazı
Afet durumlarında iletişimin kesintisiz sürdürülebilmesi için en kritik ihtiyaçlardan biri de enerjidir. Baz istasyonları, uydu sistemleri ve acil iletişim araçları elektrik olmadan çalışamaz.
Afet bölgesinde enerji altyapısı çöktüğünde kim devreye girmeli?
1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (TEDAŞ):
- Şebeke elektriğinin acilen onarılması ve kesintisiz sağlanmasından sorumludur.
- Mobil enerji ekipleri, afet bölgelerine acil müdahale ederek elektrik hatlarını onarmalı.
2. Elektrik Dağıtım Şirketleri:
- Bölgesel elektrik dağıtım firmaları (örneğin, İstanbul’da BEDAŞ, Ankara’da AYEDAŞ), enerji kesintilerine karşı yedek jeneratör ve mobil elektrik üniteleriyle sahada olmalı.
3. GSM Operatörleri ve Telekom Şirketleri:
- Baz istasyonlarının çalışması için akülü ve jeneratörlü yedek sistemler kurmalı.
- Enerji kesintilerine karşı güneş enerjili şarj istasyonları ve taşınabilir bataryalar sağlamalı.
4. Belediyeler ve AFAD:
- Geçici çözüm olarak dizel jeneratörler ve sokak aydınlatma sistemleri üzerinden acil enerji desteği verebilir.
- Toplanma alanlarında güneş panelli şarj istasyonları kurulmalı.
Enerji-İletişim Zinciri Kırılmamalı
Afet anında iletişimin sürekliliği, enerjinin sürekliliğine bağlıdır.
Telekom şirketleri, enerji sağlayıcılarıyla koordineli çalışarak, baz istasyonlarını en az 72 saat kesintisiz çalıştıracak yedek sistemler kurmalı. Ayrıca, vatandaşların cihazlarını şarj edebilmesi için acil şarj noktaları oluşturulmalı.
Afet yönetiminde "iletişim" ve "enerji" birbirinden ayrılmaz. Enerji kesintisi, iletişim krizini derinleştirir. Bu nedenle, tüm paydaşlar önceden hazırlıklı olmalı ve afet anında kimin ne yapacağı net olarak belirlenmelidir.
Görev Bilinci ve Koordinasyon Şart
Afet yönetimi, tek bir kurumun üstesinden gelebileceği bir iş değildir. Ancak her kurum kendi sorumluluk alanında en iyi performansı sergilemeli.
Belediyeler, afetzedelere barınma, gıda ve temiz su sağlamaya odaklanırken; telekom şirketleri iletişim altyapısını acilen onarmalı.
Toplum olarak "Her şeyi devletten beklemek" yerine, "Her kurum kendi işini en iyi şekilde yapsın" anlayışını yerleştirmeliyiz.
Afetlere hazırlık, sadece fiziki tedbirlerle değil, görev dağılımının net olmasıyla da mümkündür.
Unutmayalım ki, afette en büyük yardım, görevinin hakkını veren kurumlardan gelir.