MAZLUMUN SESİ OLMAK
Değerli okurlar, bugün sizlere uzun bir süredir işgal altında olan ve çok ciddi bir imtihandan geçen Filistin’den bahsetmek istedim. Yazıma vesile olan olay ve herkesin bir kez daha dikkatini büyük zulüm altında olan Filistinli çocuklar, kadınlar, yaşlı veya genç pek çok kişinin dramına çeken Büyük Galata Yürüyüşü oldu. Bir süredir hepimizin bildiği gibi tüm dikkatler Suriye üzerindeydi. Yıllardır devam eden savaş, nihayetinde Esad’ın devrilmesiyle bir şekilde son buldu. Son haftalarda gerek yazılı ve sözlü basın dolaysıyla ülkemizdeki tüm vatandaşlar ve doğal olarak devlet yetkilileri dikkatini buraya yöneltmişlerdi. Yine uzun suredir zulüm altında olan ve 50000 fazla insanın şehit olduğu ve Yüzbinlerce sinin de yaralandığı Gazze’deki büyük dram hepimizin hafızasından biraz kaybolmaya başlamıştı. Bu sebeple, yılın ilk günü İstanbul’da Büyük Galata Yürüyüşü adı altında bir etkinlik yapıldı ve oldukça yoğun bir katım vardı. Böylelikle bir kez daha Filistin ve oradaki mazlum halk hatırlanmış oldu. Tüm dünyaya bir kez daha buradaki soykırım hatırlatılmış oldu. Netenyahu denen zalim ve emrindekiler bir kez daha lanetlendi. Ve artık bu zulmün son bulup, yaraların sarılması ve ülkenin tekrar eski haline dönebilmesi için barış ortamının tekrar sağlanması tüm dünya halklarına hatırlatılmış oldu. Unutmayalım, burada bir mühlet veriliyor. Kur’an’ı Kerim de Tarık suresi 16. Ve 17. Ayetlerde bahsedildiği üzere “biraz daha mühlet verip sonucu ya kendisi pişman olup bırakır ya da bıraktırılır.” Yasin suresi 3. Sayfadaki ayetlerde konuyla ilgili şöyle buyurulmaktadır: “Bir milleti, bir kavmi doğru yola getirmek için sadece ordu göndererek değil o kavmi zelzelelerle veya iç çalkantılarla yola getirilir.” Bunu da inşallah yakında görürüz. Unutmayalım ki, Esad’ da yıllarca burada zulmetti. Pek çok kadın, çocuk ve yaşlı bu zulümden etkilendi. Kimi canından, kimi malından, kimi vatanın oldu. Uzun sürdü ama bugün son buldu. İnşallah sonrası güzel olur hayırlı olur. Kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemememiz elzemdir. Suriye bizim komşumuz onlar iyi olursa ve dolaylı olarak biz de bundan mutlu oluruz. Her şeyden önce dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlar ağlamasın ve hayatını kaybetmesin. Çok hayalperest bir yaklaşım biliyorum ama savaşlar olmasın.
Daha önce de söylediğim üzere, yazımı kaleme almamdaki ana sebep İsrail’deki zulme karşı İstanbul’da düzenlenen yürüyüştü. Savaşı durdurmak için yeterli değil tabi ama en azından zulme karşı bir ses olduğunu da unutmamak lazım. Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki; “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle düzeltin, elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin, dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğz edin.” Yani kalbiniz kötülüğe karşı her zaman karşı bir tutum sergilesin. Gücünüz hiçbir şeye yetmiyorsa dahi kalbiniz en azından buna karşı isyan etsin. İşte Filistin meselesinin bir kez daha medyada ses getirmesi bu açıdan önemliydi. Ben de yazımla bu sese kulak vermek ve başkalarında kulak verip dualarını esirgememesi için vesile olmak istedim. Rabbim, tüm zulüm altında olan kardeşlerimizi korusun ve bir an önce onlara özgürlük ve barış nasip etsin.