Sosyal medya, günümüz toplumunun en büyük iletişim araçlarından biri hâline gelmiş durumda.

Sosyal Medyadan Çocukları ve Gençleri Uzak Tutmalıyız

Sosyal medya, günümüz toplumunun en büyük iletişim araçlarından biri hâline gelmiş durumda. 

Hem bireylerin hem de toplulukların kendilerini ifâde edebileceği bir alan yaratması, başlarda bu platformların câzibesini artırdı.

Lâkin zamanla, gençler başta olmak üzere çocuklar üzerinde ciddi olumsuz etkiler bırakan bir mecrâ hâline geldi. 

Aslında, yetişkinler için bile pek çok tehlikeyi içinde barındıran bu platformlardan uzak durmak, sağlıklı bir yaşamın temeli olabilir. 

Sosyal medyanın hangi açılardan tehlikeli olduğu ve bu tehditlere karşı nasıl önlem alınabileceği üzerinde durmak, hem aileler hem de eğitimciler için kritik bir sorumluluktur.

Sosyal medya platformları, kullanıcıları kendine bağlamak için dikkatle tasarlanmış algoritmalar kullanır. 

Bu algoritmalar, insan zihninin merâkını ve haz duygusunu tetikleyerek daha fazla vakit geçirmeye teşvik eder. 

Bilhassa çocuklar ve gençler, bu tür tuzaklara karşı daha savunmasızdır. Onlar için zaman yönetimi, yetişkinlere göre daha zor olabilir. 

Saatlerce ekran başında kalmak, hem akademik başarılarını hem de sosyal yaşamlarını olumsuz etkiler.

Bunun yanı sıra, yetişkinler için de sosyal medya bağımlılığı büyük bir sorun hâline gelmiştir. 

İş hayâtında ve özel yaşamda zamanın verimli kullanılmaması, sürekli sosyal medyaya dalma isteğiyle birlikte hayâtın önemli anlarını kaçırma riskini doğurur. 

Bu durum, kişisel ilişkilerde zedelenmeye ve zihinsel tükenmişliğe yol açabilir.

Sosyal medya, bireylerin kendilerini sürekli başkalarıyla kıyaslamalarına yol açar. Özellikle gençler, sosyal medya platformlarında gördükleri "mükemmel" hayatlar karşısında kendilerini yetersiz hissedebilirler. 

Instagram, TikTok gibi platformlarda sunulan yaşamlar, çoğu zaman gerçeği yansıtmaz. 

Filtrelenmiş ve kurgu üzerine kurulu bu dünyalar, gençlerde depresyon, kaygı bozuklukları ve özgüven eksikliklerine neden olabilir.

Yetişkinlerde de benzer bir durum söz konusudur. 

Kendi hayatını başkalarının başarılarıyla kıyaslama, sürekli bir eksiklik ve başarısızlık hissine yol açabilir. 

Bu, sosyal medya kullanımı arttıkça büyüyen bir psikolojik sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sosyal medya, siber zorbalık için uygun bir zemin hazırlar. Çocuklar ve gençler, çevrimiçi ortamda kötü niyetli kişiler tarafından hedef alınabilir. 

Sosyal medya üzerinden yapılan hakâretler, tehditler ve küçük düşürücü paylaşımlar, gençlerin ruhsal sağlığını derinden etkiler. 

Ayrıca, çocukların ve gençlerin kişisel bilgilerini paylaşması durumunda, çeşitli güvenlik tehlikeleri de ortaya çıkar. Bu bilgiler kötü niyetli kişiler tarafından kullanılarak çocuklar hem duygusal hem de fiziksel olarak tehlikeye atılabilir.

Yetişkinler de bu tür tehditlerle karşı karşıyadır. Kimlik hırsızlığı, dolandırıcılık ve hesap ele geçirme gibi durumlar, sosyal medya kullanıcılarının büyük bir bölümünü tehdit etmektedir.

Sosyal medyanın bir diğer büyük tehlikesi, bilgi kirliliği ve sahte haberlerdir. 

Çocuklar ve gençler, bu tür içerikleri ayırt etmekte zorlanabilirler. 

Yanlış bilgilere dayanan bir dünya görüşü geliştirmek, gençlerin sosyal ve politik farkındalıklarını olumsuz etkiler. 

Bu da toplumun genel olarak doğru bilgiye erişim konusunda yaşadığı zorlukların bir yansımasıdır.

Yetişkinler ise, sosyal medya üzerinden kolayca manipüle edilebilirler. Politik, ekonomik veya toplumsal konularda yanlış bilgilere maruz kalan bireyler, farkında olmadan bu yanlış bilgilerin yayılmasına katkıda bulunabilir. 

Bu durum, toplumun genel güven duygusunu zedelerken, sosyal medyanın güvenirliğini de sorgulatır hâle getirir.

Sosyal medya kullanımının bir diğer önemli olumsuz etkisi, bağımlılığa yol açmasıdır. 

Araştırmalar, sosyal medya kullanımının dopamin salgılanmasını artırarak kişide bağımlılık yarattığını ortaya koymuştur. Bu, özellikle çocuklar ve gençler için büyük bir tehlike oluşturur. 

Sosyal medya bağımlılığı, eğitim hayâtlarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler. Sürekli telefonlarına veya bilgisayarlarına bağlı kalan gençler, gerçek hayâtla bağlarını zayıflatırlar.

Yetişkinler için de bu bağımlılık, üretkenliklerini ve kişisel ilişkilerini zedeleyebilir. 

Sosyal medyada harcanan zamanın yerine, daha anlamlı ve verimli faaliyetlere yönelmek, bireyin hem zihinsel sağlığına hem de yaşam kalitesine olumlu etki yapacaktır.

Sosyal medyanın bu denli tehlikeli bir hâl alması, çocukları ve gençleri bu platformlardan tamamen uzak tutmak gerektiğini gösteriyor. 

Ebeveynlerin, çocuklarının sosyal medya kullanımını sınırlandırmaları ve onları dijital farkındalık konusunda eğitmeleri kritik öneme sahiptir. 

Teknolojiyle iç içe bir dünyada büyüyen çocuklar için tamamen yasaklar koymak yerine, bilinçli kullanım konusunda rehberlik yapmak daha etkili olacaktır.

Ayrıca, okullarda ve aile ortamında dijital medya okuryazarlığı derslerinin verilmesi, çocukların ve gençlerin bu platformları daha güvenli ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarına yardımcı olabilir.

Yetişkinler için ise, dijital detoks ve sosyal medya kullanımını azaltma stratejileri uygulanabilir. 

Kendimize sormamız gereken sorular şunlardır: 

Gerçekten ne kadar zaman harcıyoruz? Bu zamanın bize ne faydası var? Sosyal medya yerine gerçek hayatta neyi kaçırıyoruz?

Sonuç olarak, sosyal medya, doğru kullanıldığında bilgiye erişim ve iletişim açısından faydalı olabilir. Ancak, çocuklar, gençler ve hatta yetişkinler üzerinde ciddi olumsuz etkileri göz ardı edilemez. 

Bu platformlar, kişisel ve toplumsal sorunların kaynağı hâline gelmişken, sosyal medya kullanımını yeniden gözden geçirmek ve gerekli tedbirleri almak kaçınılmazdır. 

Çocukları ve gençleri sosyal medyanın tehlikelerinden korumak, hem ailelerin hem de toplumun ortak sorumluluğudur.