Rahmet ve Bereket İkliminde Paylaşmanın Önemi
Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan, manevi iklimiyle gönüllerimizi yeniden inşa ederken, aynı zamanda sosyal dayanışma ve paylaşma bilincini de canlandırır.
Bu mübarek ay, yalnızca oruç tutmakla değil, eksiklerimizi tamamlamak, ihtiyaç sahiplerine el uzatmak ve toplumsal adaleti güçlendirmekle de anlam kazanır.
İşte bu noktada, Ramazan’ın vazgeçilmez bir unsuru olan Sadaka-i Fıtır (halk arasında "Fitre" diye bilinir), İslâm’ın paylaşma ve yardımlaşma ruhunu en güzel şekilde yansıtır.
Sadaka-i Fıtır Nedir?
Sadaka-i Fıtır, Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarının dışında nisap miktarı mala sahip olan her Müslümanın, kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için vermesi gereken bir sadakadır.
Bu ibadet, hem kişinin orucunu korumasına bir şükür ifadesi hem de toplumdaki yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye yönelik bir sosyal yardım mekanizmasıdır.
Başka bir anlatımla, "sadaka-i fıtır bir yardımlaşmadır, orucun kabulüne ve can çekişme ile kabir azabından kurtuluşa bir yoldur." (Büyük İslâm İlmihali, Ömer Nasuhî Bilmen)
İslâm âlimlerinden Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî, Sadaka-i Fıtır’ın farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. İmam Ebû Hanîfe ise bu ibadetin vacip olduğunu ifade etmiştir.
Sadaka-i Fıtır’ın Hikmeti
Sadaka-i Fıtır’ın hikmeti, yalnızca maddi bir yardım olmanın ötesinde, toplumsal bütünleşmeyi sağlamak ve yoksulların Ramazan bayramına ihtiyaçlarını gidermiş olarak katılmalarını temin etmektir.
İbn Abbas'ın (R.A.) naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur:
“Rasûlullah (S.A.V.) oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerden arındırmak ve yoksullara yiyecek sağlamak için Sadaka-i Fıtır’ı farz kılmıştır. Kim fitreyi bayram namazından önce öderse, bu makbul bir zekât olur; kim de namazdan sonra öderse, herhangi bir sadaka olur.” (Buhârî)
Bu hadis, Sadaka-i Fıtır’ın hem maddi hem de manevi bir arınma aracı olduğunu gösterir.
Oruç tutan kişi, bu ibadetle hem kendi nefsini terbiye eder hem de toplumdaki muhtaçların yüzünü güldürür. Bu sayede, Ramazan’ın rahmet ve bereketi toplumun her kesimine yayılır.
Sadaka-i Fıtır’ın Miktarı ve Veriliş Zamanı
Sadaka-i Fıtır’ın miktarı, bir kişinin bir günlük asgari gıda ihtiyacını karşılayacak kadar olmalıdır.
İslâm âlimleri, bu miktarın buğday, arpa, hurma veya üzüm gibi temel gıda maddelerinden ölçülerek belirlenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Hanefi mezhebine göre, bir kişinin fitre miktarı, yaklaşık olarak bir sa’ (3,5 kg) buğday veya bunun karşılığı paradır. Günümüzde bu miktar, genellikle para olarak ödenmektedir.
Fitre ve fidye miktarları her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenerek açıklanmaktadır. 2025 yılı için belirlenen fitre ve fidye miktarı 180 ₺ olarak duyurulmuştur.
Bu doğrultuda, Ramazan ayı süresince fitre vermek isteyen kişiler en az 180 ₺ üzerinden hesaplama yapmalıdır. Aynı şekilde, fidye ödemesi gerekenler de gün başına 180 ₺'yi dikkate almalıdır.
Fidye ve Fitre Arasındaki Fark Nedir?
Fitre ve fidye kavramları sıkça karıştırılsa da aslında farklı ibadetlerdir:
- Fitre: Ramazan Bayramı’na ulaşan her Müslümanın vermesi gereken bir sadakadır.
- Fidye: Ramazan ayında oruç tutamayan ve bunu kaza etme imkânı bulunmayan kişilerin, tutamadıkları gün sayısı kadar ödemesi gereken bedeldir.
Fitre ve fidye miktarı aynıdır. Fidye ödemesi yapacak kişiler, oruç tutamadıkları gün sayısını 180 ₺ ile çarparak toplam ödeme miktarını hesaplayabilirler.
Sadaka-i Fıtır’ın veriliş zamanı, Ramazan ayının ilk gününden başlayarak sonuna kadar olan süredir. Ancak, bayram namazından önce verilmesi daha faziletlidir.
İmam Ebû Hanîfe, fitrenin bayram günü sabahına kadar ertelenebileceğini, ancak bayram namazından sonraya bırakılmaması gerektiğini belirtmiştir.
Toplumsal Dayanışma ve Fitre
Allah-ü Teâlâ (C.C.), mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurmaktadır:
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir.” (Bakara Sûresi, 261. Ayet)
Sadaka-i Fıtır, İslâm’ın toplumsal dayanışmaya verdiği önemi gösteren en önemli ibadetlerden biridir.
Bu ibadet, zengin ile fakir arasında bir köprü kurar ve toplumda sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunur.
İmam Gazâlî, “Sadaka, zenginlerin mallarını temizler ve fakirlerin gönlünü hoş eder” derken, bu ibadetin hem maddî hem de manevî boyutuna dikkat çekmiştir.
Sonuç olarak, Ramazan ayı, manevi bir arınma ve yenilenme fırsatı sunarken, aynı zamanda toplumsal sorumluluklarımızı hatırlatan bir çağrıdır.
Sadaka-i Fıtır, bu sorumluluğun en güzel ifadesidir. Bu ibadetle, hem kendi nefsimizi terbiye eder hem de toplumdaki yoksulların yüzünü güldürürüz.
Unutmayalım ki, Ramazan’ın rahmeti ve bereketi, ancak paylaşarak ve yardımlaşarak tam anlamıyla hissedilir.
Bu mübarek ayda, Sadaka-i Fıtır’ı ihmal etmeyelim ve bu ibadetin hikmetini idrak ederek, toplumumuzda birlik ve beraberliği güçlendirelim.
Zira, İslâm’ın özünde, paylaşmak ve dayanışmak vardır.
Ramazan, bu değerleri yeniden hatırlamak ve hayatımıza geçirmek için eşsiz bir fırsattır.