GEZİ YAZILARIM (Kars  programı)

Uzun yıllar her kademesinde çalıştığım bürokraside, yönetici olmanın yanında bir eğitimci olarak;Bakanlığımızın personelinin iyi yetişmesi yönünde elimden geldiğince “mali mevzuat ve uygulamaları” gibi konularda yıllarca (İç Hizmet Eğitimi) dersler verdim. Ancak her işte olduğu gibi bazı kısa görüşlü yöneticiler yüzünden gerek yönetim gerekse eğitim verme konularında işimden uzak kaldım. Ama sular yatağına döner misali, üst yöneticilerimizin takdiri ile bir yıl aradan sonra göreve çağırılarak eğitim çalışmalarına yeniden başladım.

Eğitim çalışmaları önce Sinop’tan başladı. Kırşehir, Kocaeli ve Kars illerinde eğitimler peş peşe geldi. Bizde her görevde olduğu gibi eğitim görevine de çok değer vererek üst makamın takdir ettiği her yere ve her bölgeye zevk ve heyecanla koştuk ve orada elimizden gelen gayreti gösterdik. Çünkü ülkemizin ve insanımızın özellikle kamuda bu eğitimlere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca çocukluk ve gençlik yıllarında tek idealim olan öğretmenlik arzumu belkide bu yönde tatmin ediyorum. Hemde devletime elimden gelen katkıyı sağlamaya çalışıyorum.

Kars’a da bu duygularla gittim. Ancak bizim gitmemiz gereken günde Ankara/Kars uçuşu aktarmalı olarak yapılıyormuş. Bizde biletin en ekonomik olan saatini seçerek Ankara Esenboğa/İstanbul Sabiha Gökçek hava alanı üzerinden aktarma gitme durumu ile karşılaştım.

Kendim kaderci bir insanımdır yıllardır da yolculuk yaparım yinede uçağa bineceğim zaman içimde bir ürperti olur. Bu durumumu başta eşime anlatmamaya çalışırım ama bir türlü içimdeki ürpertiyi yenemem.

Bu kez de ayni duygulara Esenboğa havalimanından uçağa bindim ve yerime oturuncaya kadar içimde bir ürperti/çekingenlik yaşadım. Aktarmalı olarak geldiğim Sabiha Gökçen havalimanından iki saatlik bir uçuşla Kars/Harakani havalimanına indim. Havaalanından gidiş için araç istememiştim, servisle veya dolmuşla şehir merkezine gitmeyi düşünüyordum. Ankara’da dolmuş dediğimiz münibuslare benzer araçlar orada bekliyordu. Birine bindim ama 15-20 dakikalık bekledim araç hala hareket etmiyordu. Sessizce inerek bir taksiye bindim. Taksi şehir merkezindeki otele bıraktı sayacı ise 34.00 TL’yi gösteriyordu 35.00 TL verdim.

Otel odama yerleştim az, istirahat ederek şehir içini gezmek istiyordum. Resepsiyon görevlisine Kars’ın merkeze yakın en eski camisi hangisidir diye sordum. Bir şeyler anlattı tarifte etmeye çalıştı ama tamda anlatabildiğini söyleyemem.

Ben de kendi imkânlarımla bir müddet yürüdükten sonra karşıda görkemli kesme taşlardan yapılmış “Fethiye Camisini” gördüm. Tam avlu kapısından girerken ezan okunmaya başladı. Dışarıdan birkaç poz fotoğraf çektikten sonra camiye girdim. Benim girdiğim camide ezan bitmeden başka bir camide daha gür sesle yeni bir ezan başladı. O camide başlayan ezan bitmeden bizim imam da namaza durdu.

Dışarıdan gelen ezan sesi neredeyse bizim imamın okumasını bastırıyordu. Doğrusu imama birazda içimden kızarak acelen ne diye düşündüm. Bizim imam selam verecekti ki diğer ezan da ancak bitti.

Dışarı çıkınca bu ezan durumu nedir diye sordum. Meğerse Kars merkezinde Azerilerin Camisi ayrı imiş ve günde üç defa ezan okunur namazı ayrı kılarlarmış. O ikinci okunan ezan da Azerilerin ezanı imiş. Demek ki üç vakit ezan 5 vakit namaz burada da cari imiş.

Camiden çıkınca çarşıda biraz turaladım. Çevredeki binalara baktım. Kars’ın içinde epeyce yüksek binalar mevcut. Aslında Kars ilimizde iklim soğuk olduğundan Ruslar buralara hakim olduğu geçmiş dönemde en çok iki katlı binalara müsaade etmişler. Çünkü caddelerin güneş almasını sağlamaya çalışmışlar.

Bu durum sürdürülebilseydi Kars şehrimiz daha güzel olurdu sanıyorum.Kars’a gelişimin ikinci günü saat 09.00’dan  akşam 17.00’a kadar derste idik. Ders çıkışı şehrin tarihi yapılarını ve müzelerini gezdik. Karsın Kanlı Tabya müzesi bendenizi çok duygulandırdı.

Sarıkamış’ta şehit olan askerlerimizin anıları ailelerine yazdığı mektuplar hele de “animasyon” diyebileceğimiz top sesleri. Bu vatanın nasıl kazanıldığının ve korunduğunun örnekleri. Kazım Karabekir’in vagonu ve içindeki hatıraları bendenizi derin hüzne boğdu.

Tarihi Kars kalesi Hasan-ı Harakani türbesi, Camisi ve 12 havariler kilisesi daha birçok yeri. Her bakımdan tarihi hafızası bulunan bu serhat şehri görülmeye değerdi. Bu mekânları yoğun duygu içerisinde gezmeye görmeye çalıştım.

Akşamda DSİ’ de Bölge Müdür yardımcısı hemşerimiz Mustafa Meftun Çağlar’ın Eğitim Şube Müdürümüz Fatih Büyükerdal’la misafiri olduk. Yemekte Sinop’tan ve siyasetinden ülke siyasetinden ayrıca kamu işleyişinden çok güzel bir akşam sohbeti yaptık.

Saat 22.00’ı geçiyordu ki Kars-ı Şirin Oteline geldik Kars Zabita Müdürümüzün ve Otel sahibi Hüccet beyinde katılımı ile bir iki saatlik sohbetti de orada tamamladık. Saat 24’ü geçiyordu ki istirahate çekildik ve sabah erken kalktık. Kahvaltıdan sonra ise yeniden havaalanının yolunu tuttuk ve ver elini Ankara’ya sağ salim geldik. Allah’a şükür.

Netice de Kartsan güzel anılarla ve Karsın gelişmeden tam pay alamayışına da üzülerek güzel bir program tamamladık.

Hoşça kalınız.