BİR GÖNÜL YARASI

(Manzum Hikâye)
 

İkimizde çocuktuk

Çoğu koşar oynardık

Bazen düşer ağlardık

Okul açıldı bir gittik…

Beraberce kuzu güttük

Kır, bayır hep dolaştık

Birbirimize çok dert açtık

Zaman geçti, derken yıllar

Gün geldi ayrıldı yollar

O gitti birinin işine*

Ben düştüm ekmek peşine,

İl, İlçe, Şehir dolaştım

Nice zorlukları böyle aştım

Geçti yıllar oturdu işim

Benimde oldu ekmeğim aşım

Lakin kemiriyordu bir his içimi

Unutturuyordu çoğu zaman geçimi

Derken yaşım oldu otuz beş

Canlı içimde sılaya heves

 Bir bayramdı gittim köyümü

Şekere geldi bir çocuk evime

Dedim 'Oğlum sen kimsin?'

Dedi 'söylesem nerden bilirsin’!

Bir şey hatırlattı çocuğun sözleri

Tıpatıp benziyordu gözleri

Kor oldu içimde küllenen arzu

Lakin ukalaydı çocuğun tarzı

İstemiştim göreyim,

Bir hal, hatır sormayım.

Bu kadar yıl geçti aradan,

Kavuşturacak demek yaradan 

Derken ısrarla sordum!

- Oğlum söyle sen kiminsin

- Dedim ya söylesem nerden bilirsin

- Söyle belki bilirim

- Söylemezsen bende senle gelirim.

Tam söylerken çocuk anne adını

Karşımda gördüm aradığım kadını

Aman yarabbi şaşırdım birden.

Isırdım, az kalsın olacaktım dilden 

Dolaştı birden elim, ayağım.

Bereket az uçukladı dudağım.

O bir edayla yaklaştı yanıma.

Yakışmaz diye düşündüm şanıma.

Birden toparladım kendimi

Dedim bulsaydı bari dengini

Çünkü duymuştum bir kötü elinde.

Bal vardı Sanki kadının dilinde. 

Gözleri çakmak, çakmak ve de sürmeli,

Yanağında, bahar gül, bilmeme nasıl dermeli. 

Yaklaştım çekinerek yanına

Bakışı çok dokundu kanıma! 

Titrek bir sesle

Dedim, merhaba

Dedi, defol budala. 

Gel çocuğum diyerek ayrıldı yanımdan

-Baktım kala kaldım ardından.

Boşa gitti çektiğim hasret

Hiç işe yaramadı vuslat.

Yeniden açıldı “gönül yaram”

Dedim ben burada kalamam.

Ne yapıp ne etmeliyim

Ben bu köyden gitmeliyim 

Ogün terk ettim köyümü.

Bu hal nedir? Yoksa büyümü?

Kaybettim kendimi çıktım köyümden

Bir mutsuzluk hâsıl oldu evimden

Düştüm meyhane köşelerine

Sarıldım içki şişelerine 

Bir akşam zom olmuşum, sızmışım bir köşede

Nasılsa görünmüşüm arkadaşım Neşet'e

Demiş bizim Tahsin bu nasıl olur

İmanlı bir adam meyhanede ne bulur

- Beraber okuduk kuran kursunda

İçiyor diye söylemişti,arkadaşım Dursun'da

Adam demek ki çok dertli

Hâlbuki bu çocuk, çok da mertti

Hani imanı da kavi derdim 

Ey benim arkadaşım

Kendini içkiye mi verdin

Niçin yazık ettin kendine?

Söyle belki çare olurum derdine. 

Söylerken arkadaşım bunları

Ayıktım tanıdım hemen onları

Utandım halimden bakamadım yüzüne

Anlatsam derdimi, güvenirler mi sözüme,

Yaptığım ki... Yakışır mı  özüme

Anlatmak istemedim derdimi ben

Dedi niçin bu hale düştün sen.

Anladı benim üzüldüğümü

Utancımdan iyice büzüldüğümü

-Dedi sonra görüşelim;

Kavgalı idik barışalım

Dedim, 'Nerde bulurum seni?'

-Al şu kartı ara beni

…………………………

Dedi çocukken senle döğüştük

Cahildik itler gibi boğuştuk

Bu hal beni çok üzdü

Yandı kalbim sanki közdü

Dedim bu aşmazı geçmeliyim

Kendime iyi  yol seçmeliyim

Çok düşündüm yol aradım

Göz ucuyla çevreyi taradı

Geçerken oradan sakallı bir derviş

Düştüm peşine hayırdır inşallah bu iş

Koştum yakaladım yolunu giden adamı

Düşünmedim adam manadan cudamı

Her ne ise düştüm  adamın peşine

Bu halimde dönemezdim işime

……………………………

Kader dedim razı oldum yazıma

Adam gitti aldırmadan sözüme

 Hiç bakmadı sanki benim yüzüme,

Purul, gibi  yaşlar geldi  gözüme

 Çünkü işim artık kaybolmuş

Meyhanede binlerce insan mahvolmuş

Evet, biride benim bunlardan

Ayrı yaşayamam sanmıştım onlardan 

Yeni anladım gitmiş her şey elden

Çekmişler, kütük kapar gibi selden

Ama çare değil berduş olmak

Islah yolu değil şişeye sarılmak

Diye düşündüm kendi kendime

Çare aramaya başladım derdime

Önce kırdım tüm içki şişelerini

Terk ettim hem meyhane köşelerini

Dedim tövbe etmeliyim

Doğru dava gütmeliyim

Önce aldım boy abdesti

Karşımda durdu, eşimin abidesi

Sevinçliydi tabi eşim

“Bundan sonra tatlı olur aşım”

Çünkü çok çekmişti sarhoş elinden

Kekeme olmuştu kadın, dilinden.

Allah’tan korkup, kuldan utanmamı

Her zaman istedi iyiden örnek almamı

Okudum yasını şerifi,

Yarabbi iyi götür işimi

Düzelt benim gidişimi. 

Artık Tekke, Zaviye, Derviş aradım

Bağlanacak bir yer bulamadım

Kaybetmek üzereyken tam umudumu

Anladım bende bir şey bulunduğunu

Tam toparladım geldim kendime

Aynada baktım sararan rengime

 Yüzlerim buruşmuş, yanaklar çökmüş

Sanki yanımda kimseler yokmuş

Düşünürken bunları,

Hissettim üzdüğüm “refikamı”

 Dalgın, dalgın baktım yüzüne

O da anladı her şey döndü özüne 

“Dedi toparlan bunları unutalım

Kendimize iyi bir yol tutalım.

Çalışır, çabalarız, yeniden iş ayarlarız.”

Derken bunları, yumuldu gözler

Tane tane ağızdan döküldü sözler

Katıldı birkaç damla gözyaşı.

……………………………

……………………………

Söz verdim eşime döndüm evime

Bir daha hiç gitmedim köyüme

Köyden haber aldımsa da onu sormadım

Bir daha geçene kafa yormadım

Köye hasret var ama içimde

Bu halimle zorlaşıyor geçimde

Çaresiz kalbe gördüm her nesneyi

Unutmakta buldum çare denen şeyi

Sadece sağlık diledim

Rüyamda köy toprağını eledim

Hak vaki olunca götürürler köyüme 

Beride zor dönmek, doğup büyüdüğüm evime. 

                      Nezih YILDIRIM